Çeviri: "I'm Back"



Golf Kulübü, 1995 yılında sadece dört yaşındaydı; ünlülerin dostu Tom Fazio'nun tasarladığı, son teknoloji ürünü, 317 dönümlük parkur, Nashville Sounds ve Chicago White Sox'ın evi olan Greer Stadyumu'na yalnızca 30 dakika uzaklıktaydı. Kısacası burası, Sounds'un takımına almak istediği Michael Jordan için mükemmel bir mekandı.

Böylece 1 Şubat 1995'te Jordan başvuruda bulundu ve 20.000 dolarlık bedelle üyeliğe alındı.

"Civardaki başka bir kulübe gitmeye niyeti yoktu" diyor, o dönemin kulüp üyesi Will Brewer. "Hemen o akşam arayabileceği ve gelip 18 ya da 36 delik oynayabileceği bir yer istiyordu."

Jordan'ın, kısa vadede orada çok zaman geçireceğine inanmak için sebepleri vardı.1994 yılında Birmingham Barons ile .202'lik bir isabet ortalaması tutturmuştu, fakat bu ancak acemilik seviyesinde bir dereceydi. O yılın ilerleyen zamanlarında Arizona Fall League'de .252'lik ortalama tutturarak başarılı oldu. İrade, alçakgönüllülük ve sert bir çalışma programının bileşimiyle Jordan, 1995 sezonunun başında White Sox'a katılabilecek duruma gelmişti.

Şubat 1995'te Chicago Tribune köşe yazarı Bob Greene'e şöyle dedi: "Üst lige çıkmak ve orada birkaç yıl oynamak istiyorum.Olayı böyle sonlandırmak istiyorum: White Sox'a yükselmek, 2-3 yıl boyunca gerçek bir üst düzey oyuncu olmak ve ne yapmaya karar verdiğimi bilmek."

Chicago'ya dönecek olursak, eski takım arkadaşı Scottie Pippen orada pek mutlu sayılmazdı.11 Şubat'ta, White Sox genel menajeri Ron Schueler'in, MJ'in Eylül ayında takıma katılabileceğini ima eden açıklamasından bir gün önce, Pippen ulusal bir kanalda, takas süresi bitiminden önce Chicago'dan ayrılacağını umduğunu söyledi.

"Umarım takaslanırım" diyordu Pippen, TNT'den Craig Sager'a, All-Star haftasonunda verdiği röportajda. "Çok fazla dedikodu ve spekülasyon duyuyorum ve hem Bulls, hem de benim için doğru fırsatın ortaya çıkmasını umuyorum."

29 yaşındaki Pippen, gücünün zirvesindeydi ancak lig standartlarına göre çok az maaş alıyordu. Takım kontratı için yeniden görüşürse, Bulls'ta kalır mıydı?

"Bu noktada 'Hayır' diyebilirim" diyordu. "Başka bir yere gidip oynamak istiyorum."

Bulls koçu Phil Jackson bu duruma ses çıkarmıyordu. Pippen'ın sözleşmesinin bitmesine üç yıl varken, Jackson'ın bir yılı kalmıştı ve kontratını uzatmak konusunda kararsızdı. Bir koçun, takımını en fazla yedi yıl motive edebileceğine inanıyordu ve Bulls'la altıncı sezonundaydı.

Jackson, eğer şampiyonluk yıllarındaki kadrodan kimse kalmazsa, 1996'dan sonra da devam edebileceğini söylemişti. O dönemden kalan üç oyuncu, B.J. Armstrong, Will Perdue ve Pippen'dı.

Bu belirsizlik piramidinin en tepesinde Jerry Reinsdorf vardı. Bulls ve White Sox'ın başkanı olarak Pippen'ın halka açık takas talepleriyle uğraşıyordu ve MLB oyuncuları, spor tarihinin en uzun iş durdurma eylemi boyunca yaşanan tartışmalı görüşmelerde sendikalaşıyordu. Yakın zamana dek NBA'in kralı olan basketbol takımı Mart ayına 1986'dan bu yana ilk kez yüzde 50'lik galibiyet oranının altında girecekti. Takımın yıldızı hoşnutsuz, hocası huzursuzdu. Michael Jordan bu ortama geri dönecek miydi? 

Evet; Jordan, Nashville'de bir gelecek görmüştü. Ve açıkçası, beyzbolda kalabilirdi. Ve de Bulls, Pippen'ı takas edebilirdi. 1996 itibariyle 72 sezonluk bir normal geçirip sonra dördüncü kez şampiyon olmaları yerine Jordan beyzbol oyuncusu olmayı iyice sevmiş olabilir ve Pippen da Batı Konferansı'nda güneşin tadını çıkarıyor olabilirdi.

1 Şubat 1995 tarihinde ikinci üçleme pek mümkün görünmüyordu; kimse bunu hayal edemezdi.

Yine de 45 gün sonra, 18 Mart'ta Pippen hâlâ bir Bulls oyuncusuydu ve Jordan'ın o iki kelimelik basın açıklaması, spor tarihini sonsuza dek değiştirdi.

İşte o arada neler yaşandığının hikayesi.



1 Şubat'tan 17 Şubat'a: Beyzbol yeteneği Michael Jordan


1995 yılında ve belki de ötesinde Michael Jordan'ın beyzbolda kaldığı bir dünya hayal etmek için, öncelikle onun bu sporda ilerleme kaydettiğini fark etmeniz gerekiyor. Aslında White Sox'un onu ilk planda alt lig için kadroya katmasının sebebi, bu alanda bir şansı olması için gerekli kabiliyeti göstermiş olmasıydı.

Kısa süre öncesinde NBC Sports'a yaptığı açıklamada Schueler şöyle diyordu: "Başlangıçta pek iyi değildi. Atış makinelerine yetişemiyordu. Muhtemelen yaşayan en iyi basketbol oyuncusu olduğundan, beyzbolda onun için biraz daha alçakgönüllülük olduğunu düşünüyorum."

Ancak beyzbol Jordan'ın hayaliydi ve Reinsdorf, Schueler'dan onu idmanlarda değerlendirmesini, eğer yeteri kadar iyi bulursa anlaşmasını ve kimsenin yerini almadan, takımda rekabet edebileceği bir pozisyona koymasını istedi.

"Tüm kadrolarımıza baktım ve onun rekabet edip oynama şansı bulabileceği tek yerin... Birmingham olduğunu gördüm" diyor Schueler.

Jordan'ın 1994 sezonu isabet ortalaması olan .202, onun gelişimini gösteriyordu: Mayıs ayında .150, Haziranda .188 olan ortalama Temmuz ayında .148'e düştü ve ardından Ağustosta .276'ya yükseldi. Sabahın erken saatlerinde tel kafeste çalışması ile tanınır olmuştu. Dean Smith ve Phil Jackson'la birlikte çalışan, aynı cana yakın ve şekil verilebilen oyuncuydu -- daha da fazla öyleydi, gerçekten; çünkü Jordan bazen deha seviyesinde fiile döktüğü basketbolda, koçluk felsefelerine karşı gelebiliyordu. 

Bununla birlikte, beyzbolda geçirdiği bir yılda, çalıştığı her hocadan bir şeyler kaptı: 1994 ilkbaharında White Sox'ta birlikte çalıştığı vuruş koçu Walt Hriniak, Barons koçu Terry Francona ve başka bir vuruş koçu Mike Barnett. 94 ilkbaharında Jordan, sabah 6'da Hriniak ile kafeste çalışıyor, sonra o günkü antrenmanını bitirip yine kafese gidiyordu. Barnett ise, basketbola uygun olan o vücudu daha iyi kullanmasına yardımcı olmak, onu plakaya daha da yaklaştırmak ve topa doğru atılan adım konusunda yardımcı olmuştu. 

Sounds'un o zamanki genel menajeri Larry Schmittou, Jordan'la hiç tanışmamıştı ama 1994'te Barons'ın yine Greer Stadyumu'nda maçlarını oynayan Double-A Nashville Xpress'le oynamaya geldiğinde onu izlemişti.

"Şunu diyebilirim: Onu izlediğim sekiz günde de çok sıkı çalıştı" diyor, Nashville metro bölgesindeki Strike & Spare Entertainment'ın sahibi ve yönetici ortağı olan Schmittou. "Normalde deplasman takımlarının geldiği saatten çok önce gelmiş ve vuruş kafesinde koçla beraber belki bir saat filan geçirmişti."

1995 itibariyle Jordan'da hâlâ eksikler vardı. Zayıf fırlatma kolu, muhtemelen sahanın sol tarafında oynayacağı anlamına geliyordu ve gözünün plakada olması, hâlâ gelişmesi gerektiğini gösteriyordu. Ancak iş ahlakı ve gelişimin sonucu olarak, ikinci bahar eğitimi için Florida'daki Sarasota şehrine geldiğinde, bir şey, bir yıl öncesine göre kesinlikle farklıydı.

Yetişkin hayatında ilk kez, Michael Jordan gerçek bir beyzbol oyuncusuydu.

Schmittou, Şubat 1995'te, Jordan'ın Sounds'a katılıp katılmayacağını kesin olarak bilmediğini, ancak tüm işaretlerin bu yönde olduğunu söylemişti. Schueler, Schmittou'ya Sounds'un onun için ev bakmaya başlaması gerektiğini bile söylemişti. The Tennessean gazetesi, Jordan'ın kulübe gelebileceği söylentisinin bile bilet satışlarını yüzde 15 arttırdığını yazmıştı.

"Onu Birmingham'a geri yollamamız için suratının üstüne düşmesi gerekecek" diyordu o zaman Schueler.

Reinsdorf daha ölçülü yaklaşıyordu ama aynı zamanda Jordan'ın ilerlediğini işaret ediyordu. "Eğer gelişim gösterirse, yine de onun yanında olmaya hazırız" diyordu Reinsdorf. "Ama Class AAA'da yapamazsa, o zaman da bir problemi var demektir."

Jordan dönmeye hazırlanırken, MLB ve MLBPA arasındaki görüşmeler gerçekleşmedi. Oyuncuların Ağustos 1994'te başlayan grevi yedinci ayındaydı. Jordan, ciddi bir temyiz kozu konumundaki bir alt lig oyuncusu olarak, bu anlaşmazlıkta büyük bir joker sıfatı taşıyordu. 

Ancak Jordan'ın yıldız gücünün White Sox'ın bilet satışları açısından taşıdığı öneme rağmen, Reinsdorf ve Schueler, kulübün ondan üst ligde yedek oyuncu olmasını istemeyeceğini veya onu buna zorlamayacağını açıkladı.

"Michael kampta olacak ve ilkbahardaki hazırlık maçlarına katılacak ama 2 Nisan tarihi geldiğinde onun yedek takımda oynamasına izin vermeyeceğiz" dedi Schueler, Jordan'ın kampa haber verdiği günün ardından.

Bunun üzerine ilkbahar ve yaz kampını, onunla aynı pozisyonda şans bulabilecek diğer oyuncularla birlikte gelişerek geçirdi. 24 ila 34 yaş aralığındaki bu oyunculardan bazıları MLB tecrübesine sahip olsa da, hiçbiri Sounds'tan sonra üst düzeyde oynayamadı. Jordan'ın Eylül 1995 ya da 1996'da üst lig için çağırılması ihtimali saçma değildir.

"Farklı bir vurucuya benziyor" diyordu White Sox genel menajeri Gene Lamont, 1995 yılındaki kamp döneminde. "Sahada bile farklı. Defansif açıdan gelişmesi gerek ama geçtiğimiz seneyi hatırlarsanız, eğer top havalanırsa, fena değil... bir 'risk' denemez ama, kesin bir şey de değildi. Şimdi ayakları oldukça iyi durumda. Ama en büyük mesele sopada. Daha kendinden emin görünüyor ve daha iyi sallanıyor."  

17 Şubat 1995'te, Michael Jordan'ın 32. doğum gününde, atıcı ve yakalayıcı isimleri kampa bildirildi. Grev üst ligi kapatmıştı ve Nisan ayında başlayacaksa, küçük lig oyuncuları bir gün katılmak isteyecekleri bir sendikaya meydan okuyarak büyük liglerde oynama fırsatını kullanıp kullanmayacaklarına veya sendikanın yanında durup ışıkların daha sönük olduğu ve maaşların daha az olduğu alt ligde kalmaya karar vermek zorundalardı. 

Jordan o teknede değildi. Ve üst seviyeye çıkmanın aciliyetini hissetse de, aynı zamanda oyun seviyesi için mantıklı olan, daha yavaş bir gelişim çizgisi üzerinde ilerlemek istedi. Sezonu Nashville'de geçirip, günlük gelişimine ve üst ligde oynama hedefine odaklanacaktı. 

 "İnsanlar kendimi küçük düşürdüğümü düşündüler ama bu olmadı" diyordu Jordan, 12 Şubat'ta. "Şimdi kamp dönemine daha büyük özgüvenle gireceğim. Bu sefer kaybolmuş hissetmeyeceğim."





10 Şubat'tan 23 Şubat'a: Takas fişi Scottie Pippen


2008 yılında J.A. Adande, Jordan'a "1995 yılında Pippen kadroda olmasaydı döner miydin?" diye sordu. 

Jordan "Muhtemelen hayır" diye cevapladı.
 
Adande orada, 1994 yılında neredeyse gerçekleşecek olan Pippen-Kemp takasına gönderme yapıyordu. Sonics yüzünden anlaşmanın yatması Pippen'ın ayrılma arzusunu yoğunlaştırdı ve Jerry Krause ile bir hesaplaşma ortaya çıkardı, bu da 1995 yılında kendisini takas ettirmeye çalışmasına sebep oldu. Jordan basketbola geri dönmeden bir hafta önce neredeyse gerçekleşiyordu.

Şubat 1995 itibariyle Scottie Pippen'la ilgili bilmeniz gereken üç şey var:

Birincisi, her açıdan, gezegendeki en iyi 5 basketbolcudan biriydi. 1994 ve 1995'te, hem All-NBA, hem de All-Defense birinci takımlarına seçilen tek oyuncuydu. 1995'te top çalma kralı oldu, forvetler arasında en çok asist yapan isimdi ve 8.1 ile, yine tüm forvetler arasında neredeyse en çok ribaund alan isimdi. Bu iki sezonda, 2.03 ve altında olup maç başına 1'den fazla blok yapan dört kişiden biriydi ve 20 sayı üstünde ortalamaya sahip tek oyuncuydu.

İkincisi, daha önce de belirtildiği gibi, Pippen hak ettiğinden az para kazanıyordu. 1991'de kazandıkları ilk şampiyonluktan birkaç gün sonra, 1998 yılında biten 18 milyon dolarlık bir kontrat imzalamıştı. Pippen bir zamanlar bunu "harika bir sözleşme" olarak adlandırıyordu. 

Ancak 1995'te All-Star haftasonu için Phoenix'e geldiğinde, yıllık 2.225 milyonluk maaşıyla, ligde 89. sıradaydı. Doğu Konferansı'nda ise 45. Kısa forvetler arasında 21, All-Star oyuncular arasında ise 19. sıradaydı. All-NBA ilk takıma seçilen beş kişi arasında sonuncuydu. Kendi takımında dahi beşinci sıradaydı -- Ron Harper, B.J. Armstrong, Toni Kukoc ve beyzbol kariyeri esnasında da yıllık 4 milyon civarı bir para kazanan Michael Jordan'dan sonra.

Hepsini bir araya getirince --Pippen'ın olağanüstü yetenekleri ve düşük maaşı-- nihai gerçeğe varıyoruz: Scottie oradan ayrılmak istiyordu ve gerekirse bunu kendisi zorlayacaktı.
 
Pippen ve Bulls arasındaki sorunlu ilişki, Haziran 1994'te Kemp takası ihtimaliyle zirveyi gördükten sonra, Ama Pippen yine de gitmek istiyordu. 

Ocak ayında "Ya beni takas edin, ya da Krause'u" dedi. "Şampiyonluklar kazandığımızda da bu takımdaydım ve oyunun gördüğü en büyük oyuncu ile ligdeki en iyi ribaundçulardan birini kaybettiğimiz için, her şeyi yapmam gereken bir takımdayım. Eğer organizasyon o kadar iyiyse, bu oyuncular neden ayrılıyor? İyi organizasyonlar iyi oyuncuları elde tutar."

Bu arada Reinsdorf, Pippen'ın kontratını tekrar görüşme planlarının olmadığını ve muhtemel bir takası zorlamak için oyuncunun elinin güçlü olmadığını yineledi. 

Reinsdorf, Ocak ayı ortalarında, muhtemel bir takas için "Bu yakınlarda zor" diyordu.

"Ama Michael Jordan hariç her oyuncu, takas edilebilir."

Aslında takas görüşmeleri yapılmaktaydı. Bullets, Nuggets ve 76ers genel menajerleri, Pippen için Bulls ile görüştüklerini söylemişti. 

"Hepiniz gibi, ben de söylentiler duyuyorum" diyordu Pippen basına, All-Star haftasonundan önceki Cuma günü. "Bugün buradakiler Majerle ve Person isimlerinden bahsediyordu ama bu konuda elle tutulur bir kanıtım yok."

Ertesi akşam Pippen, TNT yayınına katıldı ve Batı Konferansı'nda herhangi bir takıma takas edilmek için neredeyse yalvardı. 

Majerle takas dedikodularına o kadar kızmış ki, kulüp sahibi Jerry Colangelo onu bizzat sakinleştirmek zorunda kalmış.

Bir hafta sonra bu dedikoduların kaynağı ortaya çıktı.

"Bunu ben başlattım" diyordu Pippen, The Republic'ten Lee Shappell'in 19 Şubat tarihinde çıkan yazısında. "Bütün sene söylenti ve dedikodular arasında sıkışmıştım ve biraz eğlenmek istedim."

Takım arkadaşı Steve Kerr, Pippen'ın All-Star arasından önce, söylediklerini yaymasını umarak Chicagolu bir muhabire söylediklerini duyduğunu itiraf etti. 

"Sadece güldüm" diyordu Kerr. "Scottie kendi takas dedikodusunu başlatmıştı." 

Ama Scottie gülmüyordu. 

"Çar-çur edilmiş bir sezon bu" diyordu. "Her şey geçen yaz, habersiz biçimde beni takas etmek istemeleriyle başladı; bu konu için bana hiç gelmediler ve alakalı soru sorduğumda da yalan söylediler. O kadar üzüldüm ki, doğru-düzgün antrenman yapmadım. Kampa geldiğimde formda değildim ve işler daha da kötüye gitti. Michael'ın ilk geldiğinde başından geçenleri şimdi anlıyorum. Takım arkadaşlarını daha iyi hâle getirmek için oyunundan fedakarlık ediyordu. Bazı alanlarda ben de fedakarlıkta bulunuyorum ama aynı sonucu alamıyorum, çünkü artık daha az yetenekli bir takımız."

En büyük kayıp, önceki yaz takımdan ayrılan Horace Grant'ti. Bill Cartwright, John Paxson ve Scott Williams da gitmişti ve Jordan, her geçen gün daha da beyzbol oyuncusu gibi görünüyordu. 

Kayıpların etkisi görülmeye başlanmıştı. Pippen inanılmaz bir oyun sergiliyordu ve lig tarihimde, takımının beş ana istatistik hanesinde de lider olan ikinci oyuncu hâline gelmişti. 

Ancak sabrı tükeniyordu. All-Star arasından önce iki kez oyundan atıldı -- bir tanesi 24 Ocak'ta, iki çok çabuk teknik faul alarak Spurs'e karşı gerçekleşmişti ve içeri giderken bir sandalyeyi sahaya doğru fırlatmıştı. 

Takaslar için son tarih olan 23 Şubat'tan önce Pippen bir kez daha şansını deneyecekti. 

22 Şubat itibariyle Bulls yüzde 50'nin altında bir dereceye sahipti ve o ayı 4-6 ile bitirmişti. Takım, Pippen ve Jackson da dahil olmak üzere parçalanıyordu. Pippen'ın takas görüşmeleri, bu kez de Clippers ile devam ediyordu. Takasın detayları kaynak veya gününe göre farklılık gösteriyor, kaç birinci tur hakkının el değiştireceği konuşuluyordu.

Clippers teklifi ciddiye alıyordu. Tek tereddütleri, Pippen'ın kontrat uzatmayacağına dair güvence istemeleriyle ilgiliydi. Sam Smith'in 'Second Coming'de anlattığı gibi,  Clippers yöneticileri Elgin Baylor ve Andy Roeser, son takas tarihine doğru Miami deplasmanında bulunan Pippen ile temasa geçmeye çalışıyordu. Kukoc ve Harper ile bir otelde içeceklerinin tadını çıkarıyorlardı. Chicago'ya gelmeden önce Clippers'ta oynayan ve orada geçirdiği zamanı hapishanede olmaya benzetip bu yüzden ceza almış olan Harper, Bulls'ta işler ne kadar kötü giderse gitsin, hiçbir şeyin onu Los Angeles'ın diğer takımında oynamaya hazırlayamayacağını söylüyordu. 

Smith'in yazdığı gibi, takas süresi bitmeden sadece dakikalar önce Pippen, menajeri Jimmy Sexton'ı arayıp Clippers ile yapılan anlaşmayı iptal etmesini söyledi. 

"Peki" demişti Pippen.

Sonradan anlaşma ile ilgili yorum yapan Roeser "Aslında anlaşmaya o kadar fazla yaklaştığımızı sanmıyorum" demişti.

Pippen bir şekilde Chicago'da kaldı. Takas süresi sona erdi. Her şey bittikten sonra Pippen'ın 76ers, Bullets, Lakers, Nets, Nuggets, Timberwolves, Warriors ve tabii ki Suns ve Clippers'a gidebileceğine dair söylentiler çıkmıştı. 

Takım arkadaşları kalmasından memnundu. Ancak Pippen aynı şekilde düşünmüyordu. 

Ayın 23'ünde şöyle diyordu: "Bir tarafım gitmek istiyor, bir tarafım ise sezonu Chicago'da bitirmeyi sorun etmiyor. Phoenix'teki gibi, eğlendiğim zamanlar da oldu ve şimdi yazın tadını çıkarmayı istiyorum." 

Pippen, takımın sezonun geri kalanına ilişkin beklentileri hakkında ise umutlu konuştu. 

"Biraz daha iyi oynamaya başlarsak, daha yukarıya çıkabileceğimizi düşünüyoruz" diyordu. "Şu anda zirveden o kadar da uzakta değiliz."






18 Şubat'tan 2 Mart'a: Grev Piyonu Michael Jordan


Donald Fehr, muhtemelen bir üçlemeye yol açtığını bilmiyordu. 

Ama beyzbol ligi yöneticisi olan Fehr, 19 Şubat'ta bahisleri yükselttiğinde yaptığı tam olarak buydu.

Bu noktaya kadar birkaç ay boyunca MLB'nin iş bırakmaya gitmesi, Jordan'ın hayatındaki hoş olmayan bir karartıydı. Grevin sezon başına kadar uzama olasılığı vardı. 

Böyle bir durumda takım sahipleri, kadrolarını yedek oyuncularla, ya da daha iş dünyasındaki deyimle 'grevden kaçanlar'la doldurabilirlerdi. 

Michael Jordan grevden kaçan biri olmak istemiyordu. 

Ve bu noktaya kadar Reinsdorf ve Schueler da onun öyle olmasını istemedi. 

Schueler, 14 Ocak'ta "Peşinde olduğum oyuncular neredeyse 'Evet' demek zorunda kalacakları bir konumda" diyordu. "Michael'dan yedek oyuncu olmasını istemezdim. O çok yüksek profilde biri ve karşı gelmeyeceğini biliyorum."  

18 Şubat'ta Jordan kulübün onayıyla geldiğine inandığı durumunu tekrar netleştirdi. 

"Yönetime daima oyuncuların yapacaklarını engelleyecek bir şey yapmak istemediğimi söyledim" dedi Jordan. "Tahminen --ve umarım-- ben bu çıkmaza girmem. Ben bir alt lig oyuncusuyum ve bu tip şeylerden uzak duruyorum." 

Ancak MJ'in iyi hazırlanmış alt lig planlarındaki çatlaklar burada ortaya çıkmaya başladı. Neyin grev kırmaya girip girmediği sorusu aldatıcıydı. Jordan alt lig oyuncularına karşı oynamakta sorun olmadığını ama yedek oyunculara karşı oynamanın sendikaya karşı gelmek olabileceğini belirtti. Bahardaki hazırlık maçlarında oynamanın "kurallara karşı" bir hareket olmadığını düşündüğünü ancak aksi bir durum olduğunu öğrenirse "yeniden değerlendireceğini" söyledi. 

Hemen ertesi gün, Fehr bu kural sorununu ele aldı ve alt lig oyuncularına karşı kullandı -- Jordan dahil. 

19 Şubat'ta şöyle diyordu Fehr: "Bizim görüşümüz, ilkbaharda yapılacak antrenman maçında oynayacak kişilerin üst lig oyuncuları ya da izlemesi ücrete tabi olan herhangi bir maçta oynamış yedek oyuncular arasından olmasıydı." 

Bu 27 kelimeyle, Donald Fehr, Bulls tarihini baştan yazdı. 

Önceleri, 'yedek oyuncu' tanımının tam olarak ne olduğu ya da olmadığına dair belirli bir tarif vardı. Bir alt lig oyuncusu, sezon içerisinde asıl takım için oynar -- bu bir yedek oyuncudur. Bir alt lig oyuncusu bahar maçında, daha önce grevi bozmayı taahüt edenlerin yanında ya da karşısında oynar -- bu belki, sadece işin içinden olanlar için bir gri alandı. Sonuçta bahar maçları, alt lig oyuncularının gelişmesine imkan veren bir yerdi.

Fehr'in kumarı tüm bunları ortadan kaldırdı. Greve katılmayan bir kişi, Mart ayında bu sıfatı taşıyordu ama Nisan ayında hayır. Jordan sendikaya bağlı kalmayı amaçladı. Reinsdorf ve Schueler, yedek oyuncuları alt ligde rekabet etmeye zorluyordu. 

Bu kısmen, oyuncuların kendi iyilikleri içindi -- alt ligler ilkbahar maçlarından fayda sağlıyordu ve üst lig hocaları yönetiminde oluyorlardı. Ama Reinsdorf aynı zamanda Fehr ve sendikaya da karşı çıkmak istedi. Reinsdorf usta bir müzakereciydi ve Fehr'in ona şartlarını dayatamayacağı belliydi. 

20 Şubat'ta, 1995 yılında ilk kez Sox'ın kimin yedek oyuncu olacağı konusundaki tutumu belirsiz görünüyordu ve bu, yaklaşan savaş için ortamı hazırladı. Hakkını vermek gerekirse, Reinsdorf alt ligler için davayı savundu. 

Reinsdorf, 22 Şubat'ta Chicago Sun-Times'a "Onlar sendikanın üyesi değil" dedi. "Sadece normalde yapacakları şeyi yapmaları, yani bahar maçlarına çıkmaları isteniyor." 

Bazıları, sendikanın kimin grev kırıcı olup olmayacağını tanımlamasını "Jordan Kuralı" olarak adlandırıyordu; çünkü bu, onu MLB dışında tutacaktı.  

Jordan ilk kez, iki grubun da kendisini ortaya koyacağı bir durumda "kenara çekilmeyi tercih edeceğini" söyledi. Michael'ın bu duruşu, Sounds takımından bir oyuncu dostunu yönlendirmişti. Gazetecilere yedek oyuncu olmak istemediğini açıkça beyan eden 31 yaşındaki Dann Howitt, "Mike gibi olmak istiyorum" dedi. 

23 Şubat'ta Pippen'ın Bulls'taki geleceği belirsizliğini korurken sendika, oyuncuları seçenekleri konusunda eğitmek için bir dizi buluşma yapılacağını duyurdu. Jordan, Mart ayındaki maçlarda zaten oynamamaya karar verdiği için, katılmayacağını açıkladı. 

Reinsdorf ve Schueler, ayın 25'inde sendikaya karşıya çıktı. Schueler, alt lig oyuncularına takımın pozisyonunu açıklayan ve onları, takımın onlara "gösterdiği türden bir bağlılığı göstermeye" teşvik eden, tek sayfalık bir mektup yazdı. Ayrıca "en fazla 10 oyuncunun" yedek maçlardan muaf tutulacağını, geri kalanının grevde olarak değerlendirileceğini belirtti. 


26 Şubat'ta White Sox, o zamana dek yapmadığı bir şeyi yaptı: İlkbahar antrenmanında bir oyuncuyu, yedek olmayı reddettiği için evine yolladı -- 25 yaşındaki Barry Johnson'dı bu. Ertesi gün sendika toplantılarının başlamasıyla Johnson hamlesi alt ligler için bir uyarı teşkil etti. 

Jordan'ın uyarısı ertesi gün gelecekti. 

27 Şubat Pazartesi günü Schueler, Jordan'ın eve yollayacağı bir alt lig oyuncusu olarak kesinlikle işin içinde olduğunu söyledi. Jordan tehdidi ciddiye aldı ve oynamayı reddederse 'muhtemelen' eve yollanacağını söyledi. Beyzbolu bırakıp bırakmayacağı sorulduğunda Jordan netti. 

"Golf oynamaya gideceğim" dedi.

Schueler alt lig oyuncularına 2 Mart'a dek kadronun son şeklini alacağı maçla ilgili karar almaları için süre verdi. Jordan her zaman alt ligde oynayan diğer arkadaşlarını takip edeceğini söylemişti ve kadrodaki 62 kişi arasında yapılan bir anket 28 kişinin oynayacağını, 20 kişinin ise bunu reddettiğini gösteriyordu. 

1 Mart Çarşamba günü Schueler, artık hiçbir oyuncunun muaf olmadığını, Jordan ise ne yapacağından yüzde 85 emin olduğunu ancak kararını vermek için Cuma gününe dek bekleyeceğini açıkladı.

Bunun yerine, Perşembe günü Jordan kamptan ayrıldı.

"Schueler beni arayıp 'Michael basketbola dönüyor, bir anlaşmazlık var' dedi" şeklinde hatırlıyor Schmittou. "Park ayrıcalığıyla ilgili olduğunu düşünüyorum." 

Öyleydi. Evet, Jordan kulübün kendisini yedek oyuncu olmaya zorlaması yüzünden üzgündü; ancak o zamanlar birçok kişi, bardağı taşıran olayın, yedek oyuncu haricindekilerin daha ufak bir soyunma odasına geçirmesi olduğunu söylüyordu. Ama başka bir şey daha vardı. 

"Beni kızdıran, çoğu insanın bilmediği bir şey" dedi Jordan, Greene'e. "Sox maçında oynamıyorsanız, arabanızı park alanına çekemeyeceğinize dair bir kural getirildi. Arabanızı sokağa çekmelisiniz" diyordu Jordan. "Schueler, bunun benim için diğer oyunculardan tamamen farklı bir anlama geldiğini bilmeliydi." 

Bu sadece oyunculara özel, çitlerle çevrili, güvenlik tarafından korunan bir arsaydı. Jordan'ın arabasını sokağa park edip maçlar sırasında da orada bırakması, bazı sorunları da beraberinde getirdi. Schueler ile hiç konuşmadığını söyledi ama 2 Mart sabahı idmandayken sahada birlikte görüldüler.

"Jordan öfkeli görünüyordu" diye yazdı Greene. "Jordan sessizce kulüp binasına doğru yürüdü, öfkesi belliydi. Bir saat içinde kamptan çıktı." 

Jordan hiçbir zaman özel muamele istememişti ve her zaman alt lig oyuncularını takip etmeye çalıştı. Yine de Schueler'ın nasıl o ve arabasının oyuncu otoparkına sokulmamasından haberdar olmadığını merak ediyordu. 

"Eğer biliyorduysa, o zaman bunu, maçlarda oynamam için kasten yapıyordu demektir" dedi Jordan. "Eğer bilmiyorduysa, bunun da bir anlamı var." 

Ve bununla birlikte, ayrıldı. 

"Artık ona güvenmiyorum" dedi Greene'e, Schueler hakkında. "Daha önce güvendiğim birine artık güvenemeyeceğimi hissediyorsam, o iş sonsuza dek biter. Oradan ayrılmak zorundaydım." 

Öyle de yaptı. Ve berbat bir Şubat ayının ardından takımı 28-30'luk bir dereceye sahip olan Phil Jackson, Jordan'ın bundan sonra ne yapacağına dair bir fikre sahipti. 






3 Mart ile 17 Mart arası: Serbest oyuncu Michael Jordan



Golf oynayabilirdi. 

Ve belki, Scottie Pippen, Clippers'ta olsaydı oynardı da. 

Ancak MJ'in White Sox'tan ayrılır ayrılmaz Bulls'a geri dönebileceğine dair dedikodular vardı. Jackson için mantıklıydı bu. Birincisi, Jackson her zaman 1993 itibariyle MJ için baskının çok arttığından ve bu açıdan beyzbolun bir kaçış mecrası olduğundan şüphelenmişti -- ama nihayetinde, basketbolun cazibesine çok büyüktü. 

Başka bir taraftan da, 1994'ün Eylül ayı gibi, muhtemel bir dönüş hakkında onunla ufaktan konuşmaya başlamıştı. Jackson, formasının emekli edileceği töreni konuşmak için Jordan'ı Berto Center'a davet etmişti. Ama başka bir planı vardı: Ertesi sezon için Jordan'ın dönüş konusunda ne düşündüğünü gözlemek. 

"Her zaman, onun daha önce hiçbir oyuncunun emeklilikten dönüp takımını şampiyonluğa taşımadığını ve sayı kralı olmadığını aklından geçirdiğini düşünürdüm" diyordu Jackson, Smith'e. "Onun yapmak isteyebileceği bir şey bu." 

Jackson, Jordan'a grev Şubat ayına dek uzarsa, kalan haftalar ve playoff için Mart ayında takıma katılmayı düşünür mü diye sordu. 

Şöyle cevapladı Jordan: "Bu çok uzun." 

"Ama bunu söyler söylemez" demişti Jackson, Smith'e, "bunun tuhaf bir düşünce olmadığını fark ettim. Önümüzdeki birkaç ay boyunca onu 4-5 kez daha gördüm ve hep bu konuda şaka yaptım -- basketbol hâlâ onun aklındaydı." 

Jackson görebiliyordu. Muhabir Cheryl Raye-Stout ise duymuştu. 

O zamanlar WMVP-AM'de çalışan Raye-Stout, Jordan'ın geri dönüş haberini ilk verenlerdendi. Mart aylarının başlarında, sabahın erken saatlerinde B.J. Armstrong'u aramış ve bire bir maç yapma teklifinde bulunmuştu. Jordan takımla gizlice idmana çıkıyordu. Aslında Jordan'ın Bulls antrenmanında görünmesi vaka-yı adiyedendi -- yakın zamanda Toni Kukoc, beyzbol kariyeri boyunca ayda bir bunu yaptığını söyledi. 

Bu kez farklı olan, artık beyzbol oynamıyor olmasıydı. Raye-Stout bir Bulls muhabiri ve Jordan'ın sırdaşıydı. Hattâ doğum günleri bile aynı gündü. Raye-Stout, 1994 başlarında Jordan'ın beyzbola başlayacağı haberini vermişti ve Jordan'la olan ilişkisi ona bir sonraki kariyer hamlesinde yardımcı oldu. 2018'de NBA tarihçisi Adam Ryan'a söylediği gibi, Jordan gizli gizli antrenmanlara gelmeye başladığında, Bulls'u takip eden muhabir sayısı 5'e düşmüştü. O dönemde Berto Center'da yapılan idmanların birinde, o gün gelen 5 muhabirden birisi olduğunu anımsıyor -- adet olduğu üzere bir perde çekilmiş ve muhabirlerin içeriyi görmesi engellenmişti. 

"Ama diğer yandan duyduğum, Michael oynarken duyduğum sesle aynıydı" diyordu. "Kıyaslayamayacağınız bir ses yüksekliği vardı ve ancak daha önce duyduysan onun sesi olduğunu anlayabilirdin." 

Raye-Stout önce tanıdığı bir oyuncunun arkadaşına, ardından da söylentileri gönülsüzce reddeden Jackson ve Armstrong'a sorarak Jordan'ın varlığını doğruladı. 

8 Mart Çarşamba itibariyle, dönüş spekülasyonu kontrolden çıkmış durumdaydı. Schueler hâlâ Jordan'ın kampa dönmesini beklediğini söylerken, bir alt lig oyuncusu olarak en geç Cumartesi günü gelmesi gerektiğini belirtiyordu. Görünüşe bakılırsa, Jordan'ın beyzbol kariyerinin devam edeceği hususunda az da olsa umut taşıyan tek kişi kendisiydi. 

Ayın 9'unda artık spekülasyonluk bir şey kalmamıştı. Sır duyulmuştu. Chicago Tribune akşam baskısında "Michael çılgınlığı" şeklinde bir başlık attı ve o hafta MJ'in iki idmana katılacağı, bir gün de tek başına çalışmaya geleceği açıklandı. Jordan'ın geri dönüş olasılığı, şehre eğer orada olmasanız inanamayacağınız bir canlılık getirmişti. Sallantılı giden Bulls, Mart ayının ilk aylarında arka arkaya 76ers ve Trail Blazers'ı rahat geçiyordu. 

Derken, beklenen gün geldi: 10 Mart Cuma. 

İlk olarak, Jordan beyzboldan emekli olduğunu söylediği sekiz paragraflık bir açıklama yayınladı. Sonra Gatorade çabucak "MICHAEL ÜŞÜYOR... ŞEHİR TERLİYOR" yazan tişörtler bastırıp bunları Chicago'nun en işlek caddesinde dağıttı. Birkaç yüz Bulls taraftarı Jordan'ın kaldığı Huron'daki Omni Chicago Oteli'nin önünde toplandı ve "Geri dön! Geri dön!" şeklinde tezahürat yaptı. 

Diğer takımların taraftarları da, Bulls'un yakın tarihte takımlarıyla oynayıp oynamayacağını kontrol etmeye başlamışlardı. Hawks, 25 Mart'ta Bulls'u konuk edeceği maç için yedi saatte 1800 bilet satarken, Pistons da 12 Nisan'daki Bulls maçı için 2000 bilet satmıştı. 

Başkan Bill Clinton o gün, işsizlik rakamlarının düştüğünü açıkladığı basın toplantısında şöyle diyordu: "Bugün itibariyle, ben başkan olduğumdan bu yana ekonomimiz 6.1 milyon kişiye iş sağladı. Ve eğer Michael Jordan, Bulls'a dönerse buna yüz bin kişi daha eklenecek." 

O akşam Bulls, evinde Cavs'i 23 sayıyla ezdi ve Ocak ayından bu yana ilk kez yüzde 50'nin üstüne çıktı. Haftalar önce kendi takas söylentilerini çıkaran Pippen, şimdi Air Jordan 10'larının altındaki logoyu kameraya doğru göstererek, kim olduğunu bildiğimiz o kişiye işaret parmağıyla "Buraya gel" diyordu.  

Bu noktada, Bulls ile ilgili her şey inanılmaz derece heyecan yaratıyordu. Chicago Tribune gazetesi, Michael'ın geri dönüşünün hayatın tüm alanlarına yapacağı etkiyi anlatmak için gazetenin ilk sayfa dahil her yerine haberler koymuştu. 8 Mart'tan 15 Mart'a dek, Jordan'ın anlaşmalı olduğu beş şirketin piyasa değeri, 2.6 milyar dolar arttı. 11 Mart'ta Bulls, son çeyrekte 14 sayılık farkın erimesine engel olamayıp Lakers'a yenildi ve tekrar yüzde 50'nin altına düştü ama Jordan'ın idmana katılacağının bilinmesi, şehirdeki havanın değişmesini engelliyordu.  

"Hiç böyle idman yapmamıştım -- gerçek maç gibiydiler" diyordu Harper, 12 Mart'ta. "İlk idmanın sonunda MJ, 'Eve gidip biraz dinlen, çünkü geri geleceğim' dedi. Bütün gün dinlenmek zorunda kaldım." Ama Harper şunu da ekliyordu: "Ama böylece Cavs maçı daha kolay geçti." 

Jordan, 13 Mart Pazartesi günü Berto Center'a döndü. Bir hafta önce 5 olan basın mensubu sayısı, Jordan'ın basın toplantısı düzenleyeceği söylentisinden sonra 100'e çıkmıştı. Ama yapmadı. Fakat dönüşe hiç olmadığı kadar yakındı. 

Jackson, MJ'in 13 Mart'ta idmana gelmesiyle ilgili şunları söylüyordu: "Sadece 'Sence gelip idman yapmalı mıyım?' diye sordu. Ben de 'Evet, eğer basketbol oynamayı düşünüyorsan, muhtemelen gelip çalışmalısın' dedim. 'Pekala, orada olacağım' dedi." 

"Buraya çok gelirdi" diyordu Luc Longley, 2015 yılında Adam Ryan'a. "Ama nihayetinde buraya bizimle idman yapmaya değil, Scottie ile bire bir yapmaya ve eğlenmeye geliyordu. O hesapçı biri. Sanırım hepimizin bunu niye yaptığına dair bir hissi vardı. Henüz resmî açıklamayı yapmamıştı. Sadece depoyu dolduruyordu. Kendisini baskı altına alıyor, hızlanıyor ve her şeyi yeniden ayarlıyordu. Böylece geri döndüğünde tekrar 'Michael Jordan' oldu."

Bulls'un sonraki maçı 14 Şubat'ta oynanacaktı ve takım, bir 3 galibiyetlik seriye daha imza atarak derecesini 34-31'e yükseltmiş, Ocak ayından bu yana ilk kez yüzde 50'nin üstüne çıkmıştı. Jordan hâlâ artıları ve eksileri tartıyordu; olan biteni dışardan izleyen bir taraftar konumundayken, 10 Mart'tan duyuruya dek geçen süre, ona sonsuz gibi gelmişti. 

"Onunla, şeytanın avukatını oynamaya çalıştığım 3 gün geçirdim ve ona şu anda ortamın doğru karar vermek için uygun olmayabileceğini, çünkü bunun beyzbolu bırakmasından hemen sonra verilmiş bir karar olacağını söyledim." Böyle diyordu menajeri David Falk, Jordan'ın döndükten sonraki ilk maçına çıkacağı 24 Mart günü, WGN'ye. "Söyleyebileceğim hiçbir şey yok, sorabileceğin hiçbir şey yok -- gerçekten geri dönmesini istiyorum." 

Dönmeden kısa bir süre önce katıldığı bir idmanda Longley'nin sırtına atlamış ve şöyle demişti: "Sizinleyim çocuklar." 

Falk "Cuma günü, yapmak istediğinin gerçekten bu olduğuna ikna oldum" dedi. "Ve hemen ertesi gün harekete geçti." 

O gün, 18 Mart Cumartesi, Bulls tarihini ve NBA'i sonsuza dek değiştirdi. Falk bu duyurunun sadece haftalar süren spekülasyonlara değil, basketbolu bıraktıktan bu yana 17 aydır ve son maçına çıktığından beri 21 aydır konuşulanlara bir son vermesi gerektiğini biliyordu. Bu yüzden Falk, basın bülteninin birkaç farklı versiyonunu yazdı ve birini seçmesi için Jordan'a verdi.

"Hiçbirini beğenmedi" diyordu Falk, 2015 yılında. "'Kendim yaparım' dedi."

Jordan boş bir sayfa aldı ve tek kelime yazdı:

"Döndüm."

Bir yıl sonra All-Star MVP'si ve normal sezon MVP adayıyken ve Bulls 70 galibiyete doğru giderken, Bulls tekrar Bulls olduğunda, Michael Jordan eski günleri özlemle anıyordu.

Sarasota'daki bir otelden aradığı Greene'le beyzbol hakkında yaptığı konuşmada şöyle diyordu: "İlkbahar idmanlarında gün boyu süren eğlenceli anları özlüyorum. Güneşin alnında durup da bir şeyler öğrenmek. Bunu yapabildiğim için çok şanslıydım -- şimdi durup düşünüyorum da, başıma geldiğine inanamıyorum."

Jordan, Frank Thomas ve Ozzie Guillen'le birlikte oynadığına ve onlardan bir şey öğrendiğine hayret etmişti. O seviyedeki adamların, daha iyi bir oyuncu olması adına yolundan çekilebilecek olmalarına saygıyla bakmıştı. 

Ron Schueler hakkındaki düşünceleri?

"Hepsi unutuldu" diyordu Jordan. "Hepsi affedildi."

"Bence hayatımda başıma gelen en güzel şeylerden biriydi" diyordu beyzbol hakkında. "Dürüst olmak gerekirse, gelecekte ne olacağını ya da bu tip bir fırsat elime geçer mi bilmiyorum. İlerde beyzbolda başka bir fırsatım olmayabilir."

"Ama içerde oynadığımız maçlardan sonra televizyonda ilkbahar idmanlarına bakıyorum, beyzbol sahalarını görüyorum ve şöyle diyorum:

"İnanılmaz. Oradaydım."





(Orijinali için şuradan.)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çeviri: Michael Jordan'la Tanışma Hikayeleri

Çeviri: 23 Az Bilinen Michael Jordan Hikayesi