Çeviri: Kobe Bryant ve Michael Jordan'ın Özel Arkadaşlığının İçyüzü
Michael Jordan ve Kobe Bryant, ilişkilerini yıllarca belli bir saygı çerçevesi içinde yürüttüler.
Jordan, Bryant’a “küçük kardeşim” diye hitap ederken; Bryant, Jordan’a “abim” diye hitap ederdi. Birbirlerinin iş ahlakı ve başarılarını överlerdi. Ama çok nadir bunun ötesine geçerlerdi. İkisi de çok iyi bilirdi ki, en ufak teşebbüste bile o nefret ettikleri kıyaslamalar ve tartışmalar tekrar alevlenirdi.
Çok az kişi Jordan ile Bryant’ın ne kadar yakın olduğunun farkındaydı.
“Eğer maç sırasındaki etkileşimlerini izlemişseniz Kobe’nin mıknatıs gibi sürekli Jordan’a doğru gittiğini görmüşsünüzdür” diye belirtiyor, Los Angeles Lakers eski genel menajeri Jerry West. “O sahadayken, Michael diğer oyuncularla pek etkileşime girmezdi. O sadece oyununu oynardı. Ama nedendir bilinmez, ona karşı bir ilgisi vardı.”
West, Bryant’ın gecenin her saatinde Jordan’a mesaj atabileceği ya da arayabileceğini bilecek kadar ikisine de yakındı. Jordan’ın, Los Angeles’a geldiğinde onların öğle yemekleri ve akşam yemeklerinde buluştuklarını biliyordu (ama golf hariç, çünkü Bryant golftan pek hazzetmezdi).
West ve Jordan, Bryant’ı anma töreninden bir gece önce, 23 Şubat’ta, akşam yemeği için Melrose’da Craig’in yerinde buluştuklarında; West çok dikkatli davrandı, yas tutan Jordan’a destek çıktığından emin olması gerekiyordu.
“Onun (Bryant’ın) hakkında biraz konuştuk,” dedi West. “Ama ne söyleyeceğini ne kadar düşünsem de tahmin edemezdim.”
Jordan haftalardır anma metni üzerinde çalışıyordu. Bryant’ın kim olduğunu ve ilişkilerinin güzel bir mentorluktan, Jordan’ın sevgiyle en çok anılan arkadaşlığına döndüğünü kavramaya çalışıyordu.
Jordan’ı tanıyanlar, onun podyuma adımını atar atmaz ağlayacağını bilirdi.
“Michael doğru sözleri söyleyecektir,” dedi West. “Ruhsuz bir insan değil. Çoğu kişi onun o kadar yüksek bir mertebede olduğunu düşünür ki onun böyle bir yönünün olduğunu zannetmezler.”
“Kobe’nin onu gerçekten etkilediğini düşünüyorum.”
Ertesi gün Jordan, Bryant’a ne kadar değer verdiğini dünyaya gösterdi.
“Kobe ile çok yakın arkadaş olduğumuz belki insanları şaşırtmış olabilir” şeklinde başladı Jordan. “Ama biz çok yakın iki dosttuk.”
Gözyaşları şelale olmaya başlamıştı bile.
“Herkesin derdi onunla beni kıyaslayıp durmaktı” diye devam etti Jordan. “Kobe hakkında konuşmak istiyorum sadece.”
“Bryant ile ilişkimiz; durduk yere senin eşyalarını karıştırıp duran, gıcık küçük kardeş seviyesinde başladı. Dolabını, ayakkabılarını, her şeyini... Eğer yersiz olmayacaksa, tam bir baş belasıydı diyebilirim. Ama bu bela zaman içerisinde sevgiye dönüştü.”
“Bryant, başlamak üzere olduğu bu maceranın bütün detaylarını öğrenmek istiyordu,” dedi Jordan. Başlarda basketbol hakkında konuşurlardı: potaya yakınken hamleler, ayak çalışması, hücumda üçgenler kurmak… Ve Bryant bir sünger gibiydi.
Jordan ona ne bilgi verilirse derhal emen biriydi. Üzerinde çalışırdı, ustalaşırdı. Sonra da geri dönüp daha fazlasını isterdi.
“Gece 11.30, 02.30, 03:00 gibi beni arar, mesaj atardı” diye devam etti Jordan. “Başta kızardım, laf ederdim. Ama sonra bu bir tutkuya dönüşmeye başladı. Bu çocuk hiç tahmin edemeyeceğiniz bir tutkuya sahipti.”
10 dakikalık konuşması sırasında Jordan gözyaşlarını silmek için hiç duraksamadı. “Ağlayan Jordan” paylaşımlarına malzeme vermekle ilgili espri bile yaptı ama duygularını hiç saklamaya çalışmadı.
Çok saf ve anlamlıydı. Konuşmanın sonun geldiğindeyse, Bryant’ın Jordan’dan öğrendiği kadar, Jordan’ın da Bryant’tan öğrendiği şeyler olduğu belliydi.
“Onun bu yönünü görmüş olmak…” dedi West, “Çok anlamlı ve çok dokunaklıydı.”
Sadece Bryant ve Jordan’ın dünyaya gösterdiği kadarını bilen insanlar için bu oldukça büyüleyici bir andı.
Kendi jenerasyonlarının en iyi oyuncuları ne zaman bu kadar yakınlaşmıştı? Bu kadar rekabetçi ve hırslı iki alfa kurdu nasıl olmuştu da böyle bir bağa sahip olabilmişti? Ve bunu bütün dünyadan saklamayı nasıl başarabilmişlerdi?
Arkadaşlıkları tıpkı Jordan’ın da dediği gibi başladı: Bryant o kadar taciz etmişti ki Jordan en sonunda pes etti ve bir şeyler yapmak zorunda kaldı.
Aralarındaki ilişki; bir pazar günü ESPN’de yayınlanan ve Jordan’ın 1997-98 yılındaki Chicago Bulls ile olan son senesini ele alan 10 bölümlük “The Last Dance” belgesel-dizisinin 5. bölümünde gösterildi.
Bölüm, 1998 All-Star maçındaki Bryant ve Jordan’ı ele alıyordu. Jordan, sonraki efsane olmaya kendini adamış, şakacı hayranının hareketleri yüzünden hem şaşkına dönmüş ama aynı zamanda gururlanmıştı.
Jordan, soyunma odasında Tim Hardaway’e “Bu Lakers çocuğu herkesi birebirde yenecek,” diye söyledi.
Doğrusunu isterseniz bu zaten Bryant’ın NBA’e giriş yaptığı 1996 yılından beri olan bir şeydi.
Hem Chicago’da Jordan ile birlikte hem de Los Angeles’ta Bryant ile çalışmış bir antrenör olan Tim Grover: “Hatırladığım kadarıyla Lakers ne zaman Bulls ile oynasa, Kobe tünelin sonunda Michael’ı beklerdi” diye söyledi. “Michael hep soyunma odasından çıkan en son oyuncu olurdu. O kadar uzun sürerdi ki... Ama Kobe yine de onun çıkmasını beklerdi.”
“Diğer Lakers oyuncuları ise çoktan otobüse binmiş olurlardı. Michael’ı bekleyen Bryant’ı beklerlerdi, bir çaylağı!”
“Ama Kobe ‘Otobüs bekler’ diye düşünüyordu. Çünkü 'bu fırsatı tekrar ne zaman yakalarım bilmiyorum' derdi."
Lakers’ın seyahat ve lojistik sorumlusu o dönem Gary Vitti’ydi.
“Otobüste kaç kişi olduğunu sayıp sürücüye gidebileceğimizi söyleyen kişi bendim. Şimdi gidebiliriz. Herkes burada.” dedi Vitti. “Ve Kobe yüzünden hep bir kişi eksiktik.”
“Gece 11.30, 02.30, 03:00 gibi beni arar, mesaj atardı. Başta kızardım, laf ederdim. Ama sonra bu bir tutkuya dönüşmeye başladı. Bu çocuk hiç tahmin edemeyeceğiniz bir tutkuya sahipti.”
Michael Jordan, Kobe Bryant hakkında
Grover, Jordan’ın soyunma odasından çıkmasının genelde bir saat sürdüğünü söyledi. Tedavi olurdu, maçın istatistiklerini değerlendirirdi, duş alırdı, antrenman odasında üstünü değiştirir ve taraftarlar dağıldıktan sonra sonunda odadan çıkardı.
“Yani binada gerçekten başka kimse kalmıyordu” diye aktarıyor Grover. Lakers’ın güvenlik görevlileri “Hadi, hadi gidelim Kobe, otobüs kalkıyor bak.” derlerdi. Bir yandan da “ *** çocuğu, hadi artık” gibi şeyler de duyabilirdiniz tabii.
Hiçbiri Bryant’ın umurunda olmazdı. Ne kadar beklemesi gerekiyorsa beklemeye hazırdı. Jordan yine her zamanki gibi soyunma odasından şık ve tertemiz bir şekilde giyinmiş olarak çıktığında Bryant hemen sorular yağdırmaya başlardı; ayak çalışmaları, sırtı potaya dönükken yapılan atış teknikleri...
Jordan ve Bryant rahat bir şekilde yürüyüp konuşabilsinler diye, Grover hep birkaç adım geriden giderdi. Bazen Jordan’ın bazı hareketleri durup canlandırmasını yaptığını görürdü.
“Michael’a gelip ondan mentorluk yapmasını isteyen başka birçok sporcu vardı” dedi Grover. “Ama bu yoğunluğu ve onun bu konudaki acımasızlığını görenler genelde yavaş yavaş kendilerini unuttururlardı.
“Ama Kobe devam ettirdi. Michael ona bilgisini aktardıkça, Kobe’nin açlığı daha da artıyordu.”
Jordan’ın sunduğu bütün tavsiyeleri, tüm derslerini hemen tüketirdi Bryant. Sonra da tıpkı gayretli bir öğrenci gibi, hemen dönüp yeni ödevler isterdi
Grover gülerek: “Michael herkesin rahatsız edici olduğunu düşünüyordu.” dedi. “Ama Kobe’den duyduğu rahatsızlığı şu şekilde belirtmişti. Kobe’nin verdiği rahatsızlıktan bahsederken, küçük kardeşin sürekli ‘hadi gidelim, hadi şimdi şunu yapalım, hadi’ demesi gibi.”
Jordan numarasını Bryant’a verdiğinde, Grover bunun göründüğünden daha anlamlı bir hareket olduğunu biliyordu. Daha önce başka oyunculara güvenlik görevlisinin ya da bir arkadaşının numarasını verdiğine şahit olmuştu, bu da onların kendisine direkt ulaşamayacağı anlamına geliyordu. Jordan’ın bunu onlara yardım etmek istemediği için yapmıyordu. Sadece onun vereceği tavsiyeleri gerçekten uygulayabilecek çok az insan vardı ve Jordan’ın buna ayıracak zamanı kısıtlıydı.
Grover: “O diyalogu kurabilmek için önce bunu hak etmen gerekiyor.” dedi. “Kobe’ye gelecek olursak, eğer Michael onda bir şeyler görmüş olmasaydı, ikinci kez aradığında telefonu açmazdı.”
Bunun sebebi artık öz güven midir yoksa gençlik cehaleti mi bilinmez ama Bryant hiçbir zaman Jordan’ın ilgisini ve mentorluğunu hak edip etmediğini sorgulamadı. Azimle bu işin peşinde koştu ve hiç bırakmadı.
‘The Last Dance’ için 2019 yılında verdiği bir röportajda Bryant: ”Eğer soru sormazsanız öğrenemezsiniz.” diye belirtmişti. “Diğer oyuncular gözü korktuğu için ona ‘Black Jesus ‘ dediklerini biliyorum. Ben korkmuyordum.”
“Benim rekabetçi ruhumu anladığını düşünüyorum. Bence benim hikayeme de bakmıştı. Lige giriş yaptığım ilk seneler çok zorluydu çünkü lig oldukça yaşlıydı. Bugünkü kadar genç bir lig değildi. 20’lerinin başında veya daha genç yaşlarda oyuncular görmek pek alışılagelmiş bir şey değildi (o dönem Bryant 18 yaşında lige giriş yapmıştı). Bunları göz önünde bulundurursak, henüz ortama ait biri gibi görünmediğim için galiba, o da bana yardım eli uzattı ve bana yol göstermek istedi.”
Jordan 1998 yılında emekli olduktan sonra bile Bryant ondan tavsiye almaya devam etti. Ama eninde sonunda Jordan da onu aramaya başladı.
İlki; üçgen hücumunda nasıl daha sabırlı olması gerektiğini anlatması için, Lakers antrenörü Phil Jackson tarafından geldi. Jordan’dan Bryant ile konuşmasını rica etti.
Daha sonra Jordan, 2001 sezonunda Washington Wizards formasıyla döndüğünde, Lakers soyunma odasında Bryant ve Jackson’ı ziyaret etti.
Bu, başta gereksiz bir bilgi gibi gelebilir. Ama Jordan’ın gidip rakip takımın soyunma odasını ziyaret etmesi, onun rakibine inanılmaz büyük bir saygısı olduğunu gösteriyor.
Chip Schaefer, Bulls ve Lakers’ın eski antrenörü: “Jordan’ın Washington’a geçene kadar Lakers birkaç şampiyonluk kazanmış ve Kobe, bir oyuncu olarak yavaş yavaş karakterini oturtmaya başlamıştı.” diye aktarıyor. “Bunu tabi Michael’ın artık daha zarif ve bir devlet memurun dönüşmeye başlayan hali ile birleştirmek lazım.”
Bryant hala ilişkideki küçük arkadaş olsa da, artık farklı türlerdeki konuşmaları yapabileceğin kadar büyüyen bir kardeş olmuştu.
“Bir grup insanı nasıl aynı fikre sokarsınız ve bu insanlara nasıl şampiyonluk kazandırırsınız?” diye anımsadı Bryant, belgesel için olan röportajında. “Yanlış şeyleri önemseyen takım arkadaşların hakkında. Maddiyatçı olmayan takım arkadaşlarıyla, işleri tamamen maddiyat olan bir takıma karşı. Onları nasıl ikna edersin?”
Bryant kaç kişiyle böyle konularda dürüst bir diyalog kurabilirdi? Başka hangi oyuncular onun yaşadıklarını yaşamıştı? Çok az sayıda kişi.
Jordan’ın tavsiyesi ise pek net değildi.
Jordan, Bryant’a: “O takım arkadaşların herhangi bir yere ulaşacak gibi değiller. Ve eğer onları da bir şekilde işe katamazsan bundan olumsuz etkilenecek olan onlar değil, senin bırakmayı planladığın miras olacak.”
Bryant, Jordan’ın söylediği bir şeyi hatırladı :“Bundan yıllar sonra dönüp baktıklarında, kimse sana; ‘haklısın şu kişi yüzünden kaybettin aslında’ demeyecek. Kimse böyle bir cümle kurmayacak. Bunu, senin beceremediğini söyleyecekler. Bu yüzden buna bir çözüm bulman lazım. Ne olursa olsun, buna bir çözüm üretmen lazım.”
Bryant’ın hiç özgüven sorunu olmadı. Ama mentor olarak gördüğü kişinin bunu söylemesi, inandığı her şeyin altına bir çizgi daha çekmiş oldu.
Bryant’ın tek yaptığı Jordan’a soru sorup durmak değildi bu arada. Onu inceliyordu. Yaşlanıp atletizmini kaybetmeye başlarken onun nasıl bir evrimden geçtiğini, emekliliğinde kendine nasıl baktığını. Belirlediği hedefleri , yaptığı hataları…
Jordan son kez emekli olup yönetici rolüne geçerken Bryant dikkatlice takip etti.
Lakers her Washington’a geldiğinde, ki daha sonra Charlotte’ta da aynısı oldu, Bryant ve Jackson’ı görmek için soyunma odasına giderdi Jordan.
Vitti eklemeye devam etti: “Phil, Frank Hamblen (yardımcı antrenör) ve Tex Winter ile takılırdı Jordan. Chicago’da birlikte çalışmışlardı. Sonra biz otobüse binerdik, Kobe ile işinin bitmesini beklerdik.”
Artık Bryant’ın Jordan ile konuşmasının bitmesini beklemek öyle insanların gücendiği bir durum olmaktan çıkmıştı.
“Bunun olacağını biliyorduk zaten ve oldu. Bu kadar.” diye ekledi Vitti. “Arada bir Phil çok kızardı bu duruma, ama genelde o da bunun işin bir parçası olduğunu biliyordu.”
2007’de Bryant, dizleri ağrımaya başladığında Grover’ı işe aldı, Jordan’ın eski antrenörünü. Ondan istediği, vücudunu tıpkı Jordan’ın ilk emekli olup döndüğündeki gibi hazırlamasıydı.
İşte o zaman Grover ikisinin arasında bazı kilit farklılıklar görmeye başladı.
“Kobe her şeyi öğrenmek, hakim olmak istiyor.” dedi Grover. “Bir antrenmanı neden yaptığını bilmek istiyor. Neden özellikle bu sayıda tekrarlıyoruz? Neden bu? Neden o? Kobe’nin dilinde bitmek bilmeyen bir ‘Neden, neden, neden?’… Çünkü o bir öğrenciydi. Öğreniyordu.”
“Eğer maç sırasındaki etkileşimlerini izlemişseniz Kobe’nin mıknatıs gibi sürekli Jordan’a doğru gittiğini görmüşsünüzdür”
-Jerry West
“Michael ise daha çok ‘Sana bu işi yapman için para veriyorum. Bana sadece sonucu göster. Bunu neden yaptığımı ya da ne olup bittiğini bilmek istemiyorum. Ama eğer olur da sorarsam, verecek cevabının olması iyi olur.”
İkisinin de bitmek bilmeyen bir dürtüleri ve çalışma ahlakı vardı. Ama Bryant’ın farklı bir yerden geldiği belli oluyordu.
“Michael nerede duracağını bilirdi” dedi Grover, “Tamam, yeter. Artık durma zamanı. Dinlenmem lazım.” Ama Kobe ise bunun tam tersiydi. Eğer uyuyamadıysa “Zamanımı boşa geçiriyorum şu an” diye düşünür “Spor salonuna gidip çalışmam lazım” derdi.
Bryant, kariyerinin son dönemine doğru geldiğinde artık daha farklı sorular sormaya başlamıştı.
Basketboldan sonra içindeki o tutkuyu ve hırsı basketbol kadar doyurabilecek bir şey var mıydı?
Jordan gibi iki kere emekli olup geri dönmek istemiyordu. Oyunu tamamen bırakmak da istemiyordu, bir antrenör ya da takım sahibi olmak istiyordu. Keşfederken içinde kaybolacağı bir şeye ihtiyacı vardı, ona eski şanlı günlerini hatırlatacak bir şeye değil.
Bryant, 2016 yılında verdiği bir röportajda şöyle demişti :”Bir kere aşil tendonum koptu. Artık bir amaç bulmaya odaklanmam gerekiyordu. 15 senedir arayıştayım tabii ki, ama artık yumurta kapıya dayandı.”
“Ayağımda alçıyla yatakta yatarken ‘Artık bundan sonra ne yapmak istediğini bulman lazım.’ diyordum kendime. Çünkü eğer bir amacım olmadan emekli olursam hapı yuttum demektir. Benim başıma öyle bir şey gelmemeli.”
Bu konu hakkında Jordan ile konuşmaya başladı. Bırakmanın zorluğunu onun kadar iyi anlayabilen başka kim vardı ki?
Bryant, kariyerinin son birkaç yılında tamamen farklı bir şey üzerinde çalışmaya başladı. J.K Rowling gibi yazarları arardı bazen. Darren Aronofsky gibi yönetmenleri... “Modern Family” setini ziyaret etmek ve yazarların odasında oturmak için izin aldı.
Üzerinde çalışmak istediği dizi ve film projeleriyle ilgili bir defter tutmaya başladı. Çocuk kitapları için ayrıntılı karakterler oluşturup hikaye düzenleri yaptı. Basketbolla ilişkisi biter bitmez işe dökeceği proje fikirleri ile tıka basa doluydu zihni.
Dizisinin son sezonunun çekim haklarının Jordan’ın kendisinde olduğunu öğrenince hemen son sezon çekimleri için bir kamera ekibi görevlendirdi Bryant. Hatta son sezonun tüm üretimini kendisi yapmak istedi.
Ama bu Jordan’ın hikayesi olmalıydı nihayetinde. Bu yüzden 5. bölüm olan “The Last Dance - Son Dans” bölümünü 26 Ocaktaki helikopter kazasında 8 kişiyle birlikte yaşamını yitiren Bryant için adadı.
“Ona hayranlık duyardım” dedi Jordan, anma metninde. “Tutkusu yüzünden. Her günü kendini geliştirmek için adamış böyle insanlara kolay kolay denk gelemezsiniz hayatta. Sadece sporda geliştirmek değil, bir baba olarak, bir koca olarak da…”
“Yaptığı şeylerden, Vanessa ile olan ilişkisinden, çocuklarıyla paylaştıklarından hep ilham aldım.”
Jordan iç çekip derin bir nefes aldı, ona öğrettiği kadar, ondan öğrendiği şeyin de olduğunun farkına vardığı an oldu bu.
“30 yaşında bir kızım var. Daha yeni torun sahibi oldum. İki de ikizim var, 6 yaşındalar.”
“Eve gidip bir kız babası olup, onlara sarılıp, bize, ebeveynlerine gösterdikleri sevgiyi ve gülümsemeyi görmek için sabırsızlanıyorum. Bunu bana o öğretti. Gerçekten sevdiği insanlarla nasıl cevap verdiği, nasıl etkileşime girdiği... İşte bunlar, bizim Kobe Bryant’tan öğrenmeye devam edeceğimiz şeyler olacak.”
(Orijinali için şuradan.)



Yorumlar
Yorum Gönder