Çeviri: 23 Az Bilinen Michael Jordan Hikayesi
Michael Jordan'ın eşsiz bir beceri ve kararlılık kombinasyonuna sahip olduğunu biliyorduk. The Last Dance yayınlanana dek bilmediğimiz şey, perde arkasında, mükemmellik arayışında ne kadar ileri gidebildiğiydi: Takım arkadaşlarının çoğunu ondan korkutana kadar.
Herkes The Last Dance'e dikkat kesilmişken, Jordan'la karşılaşan bütün insanların anlatabileceği bir hikaye var gibiydi. Burada birkaçını derledik -- Jordan'ın terzisinden, ondan önce North Carolina'da 23 numarayı giyen kişiye ve ayıyı dürtmeye cesaret eden çaylağa kadar.
İşte 23 numarayı üstüne geçirmiş en ünlü kişi hakkında hikayelerini paylaşan 23 kişi.
1. Jordan ve Kılıç Ustası
Bill Glass, NFL'i bıraktıktan sonra nihayet hapishanelere odaklanan bir hizmet sunmaya başladı -- ismi "Bill Glass Duvarların Arkasında"ydı. 1982'de Kuzey Carolina'nın Raleigh kentindeki bir hapishaneye bir ziyaret planladı ve o bölgeden ünlü bir oyuncunn kendisine katılmasını istiyordu. Özellikle istediği kişi Sam Perkins'ti.
Ama onun yerine Jordan gelecekti.
"İsimli oyuncularımızdan uygun olan kimse yok" diyordu koç Dean Smith, Glass'ın hatırladığı kadarıyla. "Ama gelecek vaat eden bir oyuncumuz var."
Hocası böyle dese de Jordan, 1982 NCAA final maçını kazandıran şuta imza attığı için, kendisine belli bir isim yapmıştı. Ancak mahkumları doğru yöne sevk etmek için Glass'a katıldığında, yeni başlamakta olan kariyerini neredeyse bitirecek olan bir gösteriye katıldı.
Jordan'ın karnına bir karpuz konuldu. Sonra gözleri bağlı bir kılıç ustası nişan aldı, bıçağı hızla indirdi ve karpuzu kısmen kesti. Adam işini bitirmek için kılıcı tekrar salladı. Ama bu kez de fazla ileri gitmişti.
"Adam Michael'ı biraz kesti ama çok derin değildi" diyor Glass. "Onu hastaneye gönderdik ve üç dikiş attılar."
Kriz önlenmişti.
"Bizimle uzun yıllar boyunca arkadaş olarak kaldı" diyor, şu anda 84 yaşında olan Glass. "Ama sonra hiç bizimle gelmedi."
2. MJ, Olive Garden'ı arar
Brad Sellers, 1986 Draftı'nda Chicago Bulls tarafından seçildiğinde, Jerry Krause ona ligin 2.10 boyundaki ilk kısa forveti olacağını söylemişti. Ancak Sellers'ın aldığı dakikalar, 1987'de Scottie Pippen ve Horace Grant'in seçilmesiyle azaldı. Sellers rotasyonun dışında kaldığını hissettiğinde takımdan ayrılmak istedi. Durumu fark eden Jordan, ona yardım etmek istedi.
"MJ'e 'Gidip onlara benim artık burada işe yaramayacağımı söylemelisin' dedim" diyor Sellers.
"Gerçekten bunu yapmamı mı istiyorsun?" diye sordu Jordan.
"Kesinlikle" diye yanıtladı Sellers.
"Tamam" dedi Jordan. "Bunu yapacağım."
Ertesi gün Jordan, Olive Garden'a yemeğe giden Sellers'ı takip etti. Restoran müdürü yemeği yarıda kesmek zorunda kaldı.
"Michael Jordan telefonda, sizi istiyor."
Sellers yerinden kalktı.
"Seni yarın Seattle'a takas ediyorlar" dedi Jordan. "İyi şanslar."
Sellers, Minnesota Timberwolves'a takas edilmeden önce Supersonics'te yarım sezon geçirdi.
"Seattle'a gittiğimde 'Ne halt ediyorum burada?' dedim" diyor, 2011'den bu yana memleketi Warrensville Heights'in belediye başkanlığını yapan Sellers. "Genç ve salaktım."
Sellers 1991 yılında serbest oyuncu olarak Detroit Pistons'la anlaşacaktı -- yani Bulls hanedanının başladığı yıl.
3. MJ'in imajı nasıl yaratıldı
Jordan'ın rekabetçilik seviyesine ulaşmak zordu. Chicago merkezli İtalyan lüks giyim markası Burdi Clothing tarafından özel olarak üretilen takım elbiseleri de öyle.
"Jordan aslında bizden spor ürünleri alırdı; süveterler, gömlek ve polo tişörtler vs." diyor şu andaki sahipleri Rino Burdi. "Bir süre bizden alışveriş yaptıktan sonra, babamdan (asıl sahip, babası Alfonso Burdi) gelip özel bir takım elbise için ölçü almasını istedim."
Jordan çekingen davrandı ve o noktaya kadar özel takım elbise alma girişimlerinin hep hayal kırıklığıyla sonuçlandığını açıkladı. Ama Burdiler Jordan'ın giymekten zevk aldığı kıyafetlerin ölçülerini aldı ve bir sonraki ziyareti için bir deneme kıyafeti üretti.
"Pek bir beklentisi yoktu ama yine de denemek için soyunma odasına gitti" diyor Burdi. "Dışarı çıktığında elbiseye bayılmış durumdaydı."
"Eldeki bir kıyafeti, daha uygun olduğunu düşündüğümüz (daha oturan) şekilde dikmeye çalıştık" diyor Burdi. "Ama orijinal deneme ölçümlerine geri dönmemizi istedi ve bu görünüş ortaya çıktı."
Jordan daha büyük, ekstra uzun bir ceket istemişti çünkü ceketlerin kısa dikildiğine inanıyordu (sürekli aşağı çekiştiriyordu; ve ekstra geniş paçalı pantolon istiyordu çünkü bu paçalar, ayakkabılarının ince bacaklarına göre ne kadar büyük olduğunu gizliyordu.
"Özel müşteri hâline geldiği andan itibaren aramızda tam bir işbirliği oldu" diyor, Jordan'ı tepeden tırnağa şekillendiren Burdi. "Parlak renkleri, eğlenmeyi ve çılgın desenleri severdi. Ona sadece kıyafet dikmedik, bir kimlik de yarattık."
4. MJ'in bowling topuna greyfurt muamelesi yapması
Rex Chapman ve Jordan arasındaki dostluk, geleceğin Kentucky guardının North Carolina tarafından kadroya katıldığı 1984 yılına dek dek uzanıyor. Ama 1996'da Chapman, o sezon yalnızca 10 maç kaybeden Bulls'un Miami Heat'e yenildiği maçta 39 sayı atacak ve kariyer rekoru kıracaktı.
Heat haftalar sonra Chicago'ya geldi ve hava atışı yapılır yapılmaz Jordan, Chapman'in göğsüne dirseği çaktı.
"Bunun ardından 'Vay, demek bu akşam böyleyiz?' dedim" diyor Chapman. "Evet, bildiniz. Aynen öyle oldu."
Jordan o akşam 40 sayı attı.
Şimdilerde bir sosyal medya fenomeni olan Chapman'a göre, eski dostunun maçlara hükmetmesinde gözardı edilen bir faktör, devasa elleriydi.
"Elleri inanılmaz derecede büyük. Tıpkı Dr. J, Kawhi Leonard ve Connie Hawkins'inkiler gibi" diyor Chapman. "Onlar farklı konumda."
Chapman bazı arkadaşlarıyla bowling oynamaya gittikleri bir akşamı anlatıyor. Sırtı şeride dönük olarak gruba konuşan Jordan, lobutların sıfırlanması gerektiğinin farkında değildi -- atılacak son bir top kalmıştı.
Jordan bir topu tuttu ve sırtı şeride dönükken ve parmaklarını deliklere sokmadan lobutlara fırlattı. Geriye doğru.
"O 7.5 kiloluk topu greyfurt gibi yakalamıştı" diyor Chapman. "Ve konuşmayı da hiç bırakmadı."
5. "Sen beni izleyerek büyüdün, ben seni değil"
Kuzey Chicago'da büyüyen Vincent Yarbrough'nun odasının duvarlarında Jordan posterleri vardı, ayağında Air Jordan'larla dolaşıyordu ve kazanılan altı şampiyonluğun her adımını takip etmişti. "Televizyonda Bulls maçı varsa" diye anlatıyor Yarbrough, "çıt çıkmamalıydı."
2002'de Denver Nuggets tarafından 2. turda seçildikten sonra Yarbrough, 20 Ocak 2003'te takımıyla Wizards karşısına çıkacaktı.
Yarbrough ve başka bir çaylak olan Junior Harrington, Jordan'ı görmek için maça erkenden geldi ama güvenlik, onun şut çalıştığı sahayı kapatmıştı. Maç başladığında ikisi de, idollerinin zorlandığını görmekten mutsuz olmuştu.
"Kobe o sezon bize karşı 44 sayı ortalama tutturmuş, McGrady de 43 sayı atmıştı" diyor, şimdilerde Cheat Code Basketball'da şut eğitmeni olan Yarbrough. "Yani o sezon sonunda bırakacak olan Mike'ın o gün gerçekten iyi oynamasını beklemiştik." Jordan ilk 14 şutunun 9'unu kaçırmıştı ve Wizards erkenden maçtan kopmak üzereydi. "Böylece her şut kaçırdığında Junior'la birbirimizi dürtüp 'Bitmiş abi bu adam' falan demeye başladık."
Jordan devre arasında ayakkabılarını değiştirirken bile peşindelerdi. "'Çıkar şu çirkin ayakkabıları' dedim" diyor Yarbrough.
Jordan öfkelenmişti.
"Sen dur bakalım şimdi küçük kancık" dedi Jordan. "Sen beni izleyerek büyüdün, ben deni değil."
Jordan son çeyrekte takımının 25 sayısından 10'una imza attı. Maçın kritik anlarında arka arkaya 4 isabet buldu. Maçtan sonra söyleyecek bir sözü daha vardı.
"Günün sonunda, kazanmak birilerinin çenesini kapayabilir" diyordu Jordan. "Ve öne geçtiğimizde, konuşmanın bir kısmı ortadan kaybolmuştu."
Maçtan sonra soyunma odasında bir Jordan tişörtüyle dolanan Yarbrough pişman değildi.
"Onun büyüklüğünü ortaya çıkarmayı başardık."
6. "Senden önce Carolina'da o formayı en son giyen kişi bendim"
Ged Doughton yıllar boyunca North Carolina'daki evinin duvarında 23 numaralı bir UNC forması asılı tuttu. "Bazı insanlar eve gelir ve 'Neden Jordan'ın forması sende duruyor?' diye sorarlardı" diyor Doughton. "Hikayemi bilmiyorlardı."
İşte hikayesi: Doughton 1975 yılında North Carolina'da basketbol oynamak için burs kazandı. Dean Smith onu aradı ve hangi numarayı istediğini sordu. Lise numarası olduğu için 22'yi istedi ama bu numara, çaylak Dudley Bradley tarafından alınmıştı.
"Peki 23'e ne dersin?" diye sordu Smith.
Doughton kabul etti.
Bu formayla Doughton, üç kez All-American olan Phil Ford'un arkasında üç sezon boyunca oynayarak 2.3 sayı ortalaması tutturdu. Ford mezun olduktan sonra yedek oyun kurucu rolüne devam etti. İki yıl sonra Jordan takıma katılıp bu numarayı alacaktı.
"Bizler Carolina basketbolunun neferleriyiz" diyor Doughton, gülerek. "O, Carolina'nın gelmiş-geçmiş en iyi oyuncusu; bense muhtemelen en kötü."
"İnsanlar ondan önce 23 numarayı giymemin çok havalı bir şey olduğunu düşünüyor ama bana sorarsan utanç verici. Çünkü o numarayla gerçekten hiçbir şey yapmamıştım."
Yıllar sonra Charlotte Hornets başkanı Fred Whitfield, Doughton'ı Jordan'a tanıttı.
"Bu adamı tanıyorsun, değil mi?" diye sordu Jordan'a.
Jordan şaşkın görünüyordu.
Doughton bir ipucu verdi: "Senden önce Carolina'da senin formanı giyen son kişiydim."
Jordan birkaç dakika boyunca düşündü.
"Sanırım adın Ged Doughton" dedi.
Doughton bildiğini söyleyince el sıkıştılar, birlikte oturdular ve Jordan şöyle dedi: "Sana hatırlayacağımı söylemiştim!"
7. Beyzbol sarılması
1994'te bir sezondan kısa bir süre için Birmingham Barons'ta takım arkadaşıydılar ancak hem beyzbol, hem de basketbolda All-American olma başarısına ulaşan, Ohio Üniversitesi'nden Scott Tedder'ın pek çok Jordan hikayesi var.
Mesela sopa hikayesi. Chicago White Sox tarafından (Barons onların 'Double A' takımıydı) serbest bırakıldıktan hemen sonra Tedder, Chicago Cubs'ın Orlando'daki 'Double A' takımı ile anlaştı. Barons ve Cubs ertesi gün oynayacaktı ama Tedder'ın ekipmanları henüz gelmemişti. Sorun yok. "Vuruş antrenmanından sonra" dedi Tedder, "dolabımda üç tane Michael Jordan sopası vardı."
Bir de doğum günü hikayesi var. "Doğum günümden bir gün önce bana, ertesi gün sabah 6'da onunla lobide buluşmamı söyledi" diye anlatıyor Tedder. "Arabaya atladık ve golf oynamak için TPC Southwind'e gittik. Oradan sonra beni Nike'ın deposuna götürdü ve onun hesabına alışveriş yapmamı istedi."
Ve işte en sevdiği hikaye. 2003 yılında Tedder'a lenf kanseri teşhisi konduğunda Wizards ile son sezonunu geçiren Jordan bunu öğrendi ve onu Atlanta'da oynayacakları bir maça davet etti. Şimdilerde Alabama'da emlak işiyle uğraşan Tedder arabayla Atlanta'ya gitti, maçtan sonra da soyunma odasına getirildi. "Onu görünce birbirimize sarıldık" diyor Tedder. "İyi olduğumu görmek ve ailemi sormak istemiş."
"Beyzbol oyuncusu olarak harika bir takım arkadaşıydı. Yıllar sonra beni arayıp sorması, benim için çok anlamlıydı."
8. "Michael'ın zayıf tarafı, şutu"
Aaron Watkins, babasından telefon geldiğinde Chicago'nun güney yakasındaki evindeydi.
"Spor salonuna gel, hemen."
14 yaşındaki Watkins derhal otobüse atladı. Bir saat sonra Wacker Drive'daki Illinois Center'da yer alan Athletic Club'a geldi. Oradaki kalabalık, emekli olmasından iki ay sonra ilk kez basketbol maçı yapacak olan Michael Jordan'ı izlemek için camları zorluyordu. Watkins, kahramanını izlemek için spor salonunda babasını takip etti...
Eve gitme vakti geldiğinde --ertesi gün okul vardı-- Jordan, Watkins'e yaklaştı. "Hey, ufaklık" dedi, "benimle oynamak ister misin?"
Watkins çıtçıtlı eşofmanını çıkarıp kenara attı. Sonra Jordan'a temiz bir pas verdi ve o da ardından geri çekilerek şutu yolladı. "Mike'tan özgeçmişim için bir yardım aldım" diyor Watkins. "Bundan memnunum."
Daha iyisi de olabilirdi. Topla birlikte tepede olan Watkins, Jordan'ın perdesi sonrasında soluna doğru devam etti ve şutunu attı.
İsabetli. Kazandılar.
Babası koşarak sahaya girdi ve ulaşabildiği herkese beşlik çaktı. Watkins, idolünden biraz takdir bekleyerek Jordan'a doğru ilerledi. "'İyi iş, evlat' diyeceğini düşünüyordum" dedi. "Kafamın arkasına bir tane vurdu ve 'Daha iyi savunma yap' dedi."
Maçtan sonra bir haber ekibi, günümüz için efsanevi bir scout raporu verecek olan Watkins'i yakaladı. "Michael'ın zayıf tarafı, şutu" dedi muhabire. "Onu yay civarında tutun ve o hareketi şurada yaptığı zaman da... yemeyin."
Şimdilerde California'da tekstil işiyle uğraşan Watkins, 27 yıl sonra buna gülüyor.
"Önemli değildi, çünkü Mike emekli olmuştu" diyor Watkins. "Bu yüzden onun sırlarını ifşa etmeye hevesliydim."
Watkins orada Jordan ile dört kere daha oynadığını söylüyor.
"Diğer zamanlarda o kadar iyi değildim" diyor. "Ama sorun değil. Onunla her oynadığımda şut kullanmamı istedi. O gün maçı kazandıran sayıyı atıp Mike'ın kazanmasına yardım etmemi hiç unutmayacağım."
9. Jamal Crawford, Mike gibi olmaya çalışırken
Jamal Crawford, lige giriş yaptığı 2000-01 sezonunun ortalarında, bir sabah erkenden Jordan'ın antrenörü Tim Grover tarafından arandı. "MJ'le tanışabilirsin." Sabah saat 10 gibi, banliyödeki tesislerde takımla idmanı olan Crawford hemen giyinerek şehir merkezindeki salona gitti ve burada, emekliliğinin üzerinden iki yıl geçmiş olan ve savunma antrenmanı yapan Jordan'ın yanına geldi.
Mola sırasında konuştular. "Oyunumdan hoşlandığını söyledi" diyor Crawford. "O yaz onunla birlikte çalışıp çalışmayacağımı sordu."
Böylece Crawford'un, idolünün gençliğini canlandırdığı Gatorade reklamını da içeren uzun süreli bir arkadaşlık başlamış oldu.
Bu ikili sürekli konuşurken, rol için arayan kişi, Crawford'un menajeriydi.
"Bana MJ'in reklam için beni istediğini ve United Center'da olmamı söyledi" diyor Crawford.
"İnanılmazdı. Bulls'ta oynarken tıpkı onun gibi giyinirdim. Şimdi karşılıklı reklamda oynuyorduk."
İkili beş saat boyunca birbirlerine karşı oynadılar ve bu süre zarfında birbirlerine takılıp durdular. Yönetmen, bir noktada Crawford'dan reklamda görülen o smaçları yapmasını istedi.
"MJ bana bakıp 'O smaçların hepsini yapma' dedi" diyor Crawford. "Bune sevinmiştim çünkü geriliyordum. Ben öyle smaç yapmam çünkü."
10. Jordan kızının ayakkabılarını çöpe atıyor
Jasmine Jordan, 1992 yılının Aralık ayında doğdu. O esnada Bulls, 90'lı yıllarda kazandığı altı şampiyonluğun üçüncüsünün peşindeydi. Babasının her zaman hayatında var olduğunu hatırlıyor ancak geçenlerde, babasının evde istemediği bazı şeyler hakkında bir hikaye paylaştı:
"Komik olan şu ki, çocukken Skechers giymeyi çok severdim. Ki bu da babamın pek hoşuna gitmezdi. Ona yalvarırdım: 'Lütfen ışıklı Skecherslardan alayım!' Ya da tekerlekli olanlardan. Onları bir gün giymeme izin verirdi, ertesi gün çöpe giderlerdi..."
"Hangi çift oldukları önemli değildi. Kimin aldığı da önemli değildi. Eğer onun evinde ve benim ayağımdalarsa, ertesi gün çöpte olurlardı."
Büyüdükçe daha akıllı davranmaya başladı ve Jordan giyer oldu.
"Jordan 1'leri çok severdim" diyor. "Ve çok giydiğimi fark etmediğim bir model de Jordan 5'ti. Daha gençken 5'lerden ve farklı renklerinden çok hoşlanırdım. Hâlâ onları seviyorum. Ama onlardan önce, Skechers'ı seviyordum."
11. "Şu anda yanıyorum, hiçbir şey yapamazsın"
Jordan'ın 1995 yılında, 18 aylık emekliliğinden döndükten sonra ilk maçını Madison Square Garden'da oynayacağı günden bir gün önce, Knicks oyun kurucusu Derek Harper, şehrin nabzını tutmak için Manhattan'a geldi.
"Eğer insanların bu şehirde basketbola nasıl baktığını biliyorsanız, şehrin ne kadar heyecanlandığını ancak hayal edebilirsiniz" diyor Harper. "O maç için, New York'ta hiç rastlamadığım bir atmosfer oluşmuştu."
Yıldızlarla dolu bir kitle maça gelecekti. Jordan henüz ilk çeyrekte 20 sayıya ulaştı. John Starks'ı bitirdikten sonra, sıra kısa forvet Anthony Bonner'daydı. Devre arasında 35 sayısı vardı ve 19 şutundan 14'ü isabetliydi.
Jordan neredeyse durdurulamaz hâldeyken, Harper onu yavaşlatmak için bir şans istedi. "Ne kaybederim ki?" diye düşündüğünü hatırlıyor.
Savunmak için Jordan'a yaklaşırken, onun kendisine el salladığını gördü.
"Şu anda yanıyorum" dediğini hatırlıyor Harper. "Yapabileceğin hiçbir şey yok."
Jordan maçı 55 sayıyla bitirdi ve Bulls da maçı 113-111 kazandı.
"Ona cevap veremedik" diyor, şimdilerde Dallas Mavericks maçlarında yorumculuk yapan Harper. "Maç ortadayken, büyüklükle ilgili bir şeyler kendini gösterir. Ve bu konuda Michael Jordan en iyisi."
12. Öylesine bir maç mı, playoff mu?
The Last Dance'in yayınlanmaya başladığı günlerde, 12 yıl NBA'de oynamış olan Tracy Murray, 1997 playoffları'ndan yaptığı paylaşımlarıyla takipçilerinin saygısını kazandı.
Ancak yıllar içinde, Space Jam'de Jordan'la birlikte ortaya koyduğu performansı çocuklarına göstererek onlardan olumlu puan kazanıyordu.
"Güldüler" diyor, şimdilerde şut koçu ve televizyon yorumcusu olan Murray. "Yalnızca iki kez kameranın önünden geçtim."
Fakat Murray'nin çekimlere ilişkin en sevdiği anılar, setin yakınında kurulan Jordan Dome'da yapılan maçlar. Bu maçlar o kadar popülerdi ki, bazı NBA oyuncuları burada oynamak için uçakla Los Angeles'a geliyordu.
"Her gün ayrı bir All-Star maçı oynanıyordu" diyor Murray.
En yoğun mücadele Reggie Miller ile Jordan arasında yaşanıyordu ve Murray'ye göre zaman zaman 'düpedüz saygısızca' olmakla beraber trash-talk da dönmekteydi.
"Onların ilişkileri böyleydi, böyle rekabet ederlerdi" diyor Murray. "Trash-talk'u Mike başlattı ama Reggie de geri adım atmadı. Bir ara maç yalnızca ikisi arasında dönüyordu, herkes kenara çekilmiş izliyordu..."
"İnanılmaz bir eşleşmeydi. İki NBA oyuncusunun öylesine oynanan bir maçta, sanki playoff'ta karşılaşıyormuş gibi birbirlerinin üstüne gittiklerini görmek harika bir anı."
13. MJ'in duygusal dönüşü
2001'in Eylül ayında Jordan, basketbola Washington Wizards ile geri döneceğini açıkladı. Kararını, 11 Eylül saldırılarından iki hafta sonra açıklamıştı.
O yaz, aynı zamanda basketbol operasyonlarını da yürüten Jordan tarafından takıma katılan Etan Thomas o günü iyi hatırlıyor.
"Soyunma odasında oturuyorduk ve hayatını kaybeden bazı insanların aile üyelerini televizyonda izliyorduk" diyor Thomas. "MJ'e baktım, ekrana kilitlenmişti ve gözleri dolmuştu. Sanki gözyaşlarıyla savaşır gibi alt dudağını ısırıyordu. Sonradan kulüp personeline, bir yıllık maaşını 11 Eylül kurbanlarının ailelerine bağışlamalarını söyledi."
Jordan bu fonların bir ajans aracılığıyla değil de, doğrudan ihtiyacı olan kişilere gitmesi konusunda ısrarcı davrandı.
Şimdi bir yazar ve aktivist olan Thomas, "İnsanlar her zaman Michael'ı umursamaz birisi olarak gördüler ama benim gördüğüm bu değildi" diyor. "Muhammed Ali gibi politik tavır almadı yahut Craig Hodges gibi halkla ilgili konuşmadı. Ama onun hiçbir şeyi umursamadığını söyleyemem, çünkü kendi gözlerimle gördüğüm bu değildi."
14. "şimdi şampiyon bir takım neye benziyor, biliyorum"
Jordan, Steve Kerr'e vurdu. LaBradford Smith'i yakmak için bir hikaye uydurdu. Gary Payton ile bir sorunu olmadığını söyledi. Ancak Jordan'ın The Last Dance'te en çok hedef aldığı oyuncu, 1997-98 sezonunda takıma katılan Scott Burrell'di.
Jordan, Burrell'in gözünde bir zorba mıydı?
"Hayır, o bir zorba değildi" diyor Burrell. "Bir lider gibi bizi yönetti ve söylediklerinden dolayı ona saygı duyduk. Bugün için çok agresif kaçabilir. Ama hayır, bunu sevmiştik. Ben keyif aldım ve buna ihtiyacım vardı."
"İyi takımlarda oynadım ama bir şampiyon takımda hiç oynamamıştım. Şimdi bunun nasıl bir şey olduğunu biliyorum."
Burrell bir keresinde idmanda Jordan'la birebir oynama şansını memnuniyetle karşıladı. Jordan da onu yok etme imkanını aynı memnuniyetle karşıladı. Kıran kırana geçen maçı Jordan zorla da olsa 7-6 kazandı. Burrell rövanş istedi. Jordan reddetti.
Burrell sebebini sorduğunda Jordan şöyle yanıtladı: "Böylece tüm arkadaşlarına, ailene ve akrabalarına Michael Jordan'ı yendiğini mi söyleyeceksin?" Bu kez o sordu: "Eğer ben kazanırsam, aileme ne diyeceğim? 'Scott Burrell'i yendim' mi?"
Burrell, Jordan'ın insanlara delilik gibi gelen davranışının bir yöntemi olduğunu söylüyor.
"Herkes Mike'a saygı duyuyor -- belki korkuyor da diyebilirsin" diyor Burrell. "O ne zaman bağırsa bunun bir sebebi vardı ve haklıydı. Bir oyunu ya da savunmadaki bir sorumluluğu unutmuş olabilirdiniz."
"Çaba ve zihinsel odaklanma -- bunları her gün yerine getirmeniz gerekiyordu."
15. MJ'e olması gerektiği gibi veda eden adam
2002-03 sezonunun sonunda, Philadelphia 76ers kulübü Ray Clay'den NBA'deki son maçı için Jordan'ı anons etmesini istediğinde, Bulls'taki işinden çıkarılmasının üzerinden bir yıl geçmişti.
"Neden olmasın?" diye cevap verdi Clay. "İşte onu düzgün bir şekilde uğurlama şansı."
Sixers'ın o dönemki anonsçusu ilk dört Wizards oyuncusunu tanıtacak ve ardından mikrofonu Clay'e bırakacaktı. Işıklar kapatıldı ve Jordan'a tanıdık gelecek olan bir ses, mekanı doldurdu:
"North Carolina Üniversitesi'nden, guard, 1.98 boyunda..."
Jordan, Wizards bençinin yanındaki serbest atış çizgisinin orada duran Clay'i hemen göremedi. Ama ışıklar geri geldiğinde, sonunda Clay'i gördü. Ona doğru gelip sarıldı. "Teşekkür ederim" dedi. "Buna gerçekten minnettarım."
Clay şimdilerde Chicago'daki Illinois Üniversitesi'nin basketbol maçlarının anonsçusu. Aynı zamanda özel isteklerle de başa çıkıyor.
"Birçok düğüne katıldım" diyor Clay. "İnsanlar evlenirken bu şekilde anons edilmek istiyorlar."
16. "63 sayılık maç: "Bird haklıydı"
Gene Banks ve Jordan'ın Chicago'da birlikte geçirdikleri süre boyunca, birinin Duke, birinin de UNC'den olduğu düşünülünce, çatışmaları en kolay şey olurdu. Ancak ara sıra yapılan bazı iyi huylu sataşmaların yanı sıra, ikisi arasındaki ilişki saygıya dayalıydı.
Banks, Jordan'da farklı bir şeylerin olduğunu anladığı ânı hatırlıyor: 1986 playoffları'nda Boston Celtics'e karşı oynadıkları ikinci maçın 2. çeyreğinde Jordan bir orta mesafeli şut için Bird'ü geçmeden önce topu bacaklarının arasından üç kez geçirdiğinde.
"O zaman onun başka bir seviyede olduğunu anladık" diyor Banks. "Bunu idmanda falan görürdük ama Boston'la oynanan bir maçta yapması inanılmazdı."
Jordan maçı 63 sayıyla bitirdi ve bir playoff maçında en yüksek skora imza atan kişi oldu -- hâlâ öyle. Boston, 1986 şampiyonluğu yolunda Bulls'u süpürdü ama Jordan, mirasının temellerini atmıştı. Maçtan sonra Bird onun için "Kendisinin Michael Jordan kılığına girmiş Tanrı olduğunu düşünüyorum" dedi.
Şimdilerde The Bank Shot isimli podcasti sunan Banks, daha doğru söyleyemezdi:
"Bird haklıydı."
17. İlk Dans
The Last Dance'in kapanış jeneriğinde Leah Wilcox'ın ismini görebilirsiniz. Ancak ligin yetenek ilişkilerinden sorumlu başkan yardımcısı, 1991 Michael Jordan's Playground Video'nun setindeki Full Force, Kid 'n Play ve Lisa Lisa ile beraber, Jordan'ın 'ilk dansı' hakkında konuşmak istiyor.
Jordan'ın hareketlerini gördükten sonra Wilcox'ın tavsiyesi ne olmuştu? "Basketbol oynamaya devam edin lütfen."
Ancak videoda Jordan'la ilgili gördüğümüz şey, Wilcox'ın 1980'lerden beri lige katılan oyuncuları yapmaya teşvik ettiği şeyin bir parçası: Onların başka bir yönünüzü göstermek. Bu ona, ligin eğlence dünyasıyla bağlantısını kurmaya yardımcı olma ününün yanı sıra, oyuncular arasında da 'Big Sis' lakabını kazandırdı.
1988 yılında, Come Fly With Me videosunun setinde Jordan'la bağ kurdu. Bu çekimler sırasında Wilcox, Jordan'ın kızkardeşini şehre getirerek onu şaşırttı.
"Onunla her röportaj yaptığımızda ya da onun içinde bulunduğu bir çekim yaptığımızda onun için daha da tanıdık biri oluyordum" diyor Wilcox. "Ben sadece Leah idim, Michael ve yakınları bana güvenmeliydi. Aynı zamanda o dırdırcı, baş ağrısı veren kişiydim. Hayır dediği zaman, ona herhangi bir şey yapması için yalvarırdım."
Çok sayıda oyuncuyla perde arkasında çalışan Wilcox, Jordan ve ligin geri kalanı arasındaki farkı gözlemleyebiliyordu. "O asla yalnızca Michael olamaz" diyor. "Çıkıp bir parkta tek başına yürüyüş falan yapamaz."
Ancak Jordan, Chicago caddelerinde hız yapmayı seviyordu. Wilcox bunu, bir gün röportaja giderken onun Ferrari'sinde öğrendi. "O kadar hızlı gidiyordu ki, yolun kenarındaki kimseyi göremiyordum."
Wilcox, ligin ürettiği neredeyse tüm saha dışı içeriğin süreçlerine eşlik etti. The Last Dance'in bitiminden sadece günler önce, Jordan'ın 1998 Finalleri'ndeki son şutunun, üstünde The Last Dance yazan bir çerçeve içinde yer alan fotoğrafını aldı.
"Harikaydı" diyor Wilcox. "Son jenerikte yer almaktan gurur duyuyorum."
18. MJ'e sayı turu attırmak
Knoxville Smokies atıcısı Jeff Ware'in 1994 yılında bir maçta Jordan'la karşı karşıya geldikten sonraki scout raporu: Ellerinin iç tarafına at.
Ware'in attığı top aslında plakanın tam ortasına doğru geldi.
Jordan kollarını savurduğunda Ware şöyle mırıldandı: "Hassiktir."
Jordan için bu, Barons'la oynadığı ilk sezonundaki ikinci sayı turuydu. Jordan koşuya devam ederken Ware düşünmeye başladı. "Bugün epey arayan olur" diye aklından geçtiğini hatırlıyor. "Kafam bozulmuştu."
Ancak bu sayı turu, omuz ameliyatının ardından sezonun ilk bölümünü kaçıran Ware için çok önemli bir nokta hâline geldi. Jordan'ın bu sayı turunun ardından, Ware'in vuruş sırasındaki hızı, maçın ve sezonun geri kalanında artış gösterdi.
"Ertesi sezon Triple A'da 7-0'lık bir derece yaptım ve Toronto tarafından çağırıldım" diyor. "Benim için bir dönüm noktasıydı."
Ware bu hikayeyi, koçluk yaptığı (Toronto Blue Jays'in Triple A takımı olan) Buffalo Bisons'ta kullanıyor -- o andan kurtulmak için ihtiyaç duyduğu dürtü ve odaklanmayı vurguluyor. "Bunu anlatıyorum, çünkü kızgındım ama bunu aştım" diyor Ware. "Onların da yapabileceklerini bilmelerini istiyorum."
1994 yılında, ertesi gün vurma antrenmanı sırasında Ware, ekipman çantasından birkaç yeni top aldı ve Jordan'a yanaştı.
"Biraz konuştuk, ondan topları imzalamasını rica ettim" diyor Ware. "Dünyanın en iyi basketbolcularından biri, üç kere şampiyon olmuş bir oyuncu ve onunla oynama şansına eriştim. Rakibim olsa bile heyecan verici bir şey bu."
19. "Michael Jordan'ı bire birde yendim"
Ülkenin önde gelen finans yöneticilerinden biri olan John Rogers'tan, dünya çapında konferanslarda sunumlar yapması isteniyor. Ve seyircilerin önünde havayı yumuşatmak için kullandığı hikaye tam bir klasik:
"Michael Jordan'ı bire birde yendim."
İşte o maçın kısaca hikayesi: Rogers, 2003 yılında Las Vegas'taki Michael Jordan Senior Flight School kampına katılmak için başvurur. Katılımcılar, oturumlardan birinin sonunda Jordan ile 3'te bitecek bire bir maç yapmak için gönüllü olurlar. Rogers, zor pozisyonda attığı bir turnike sonucunda Jordan'ı 3-2 yener. Top fileden aşağı düşerken Jordan "Ah, olamaz" der.
Roger bir efsaneyi yenmek için çok fazla şansa ihtiyacı olan herhangi bir finans yöneticisi değildi aslında. Bölgesel, ulusal ve Dünya şampiyonlukları kazanan 3'e 3 takımlarında oynamış eski bir Princeton oyun kurucusuydu. Ayrıca Wizards'la basketbola dönmeyi düşündüğü süreçte onunla maç yapan bir grubun da bir parçasıydı.
"Bu maçlar sırasında zaman zaman Jordan'ı durdurdum. Bir defasında şuta kalkacaktı, onu bloklayabileceğimi düşündüm. Beceremedim" diyor Rogers.
"Bugün hâlâ birazcanımı sıkar."
20. MJ'in eğitimini karşıladığı kız
Jordan Brand, Wings programı aracılığıyla, 225'ten fazla öğrenciye tam burs sağlamak için beş şehirde 23 kuruluşla işbirliği yapıyor.
Dyamond Baker'ın sporla pek alakası yok ama büyük bir Jordan hayranı.
"Onun hakkında çok fazla şey bilmiyorum" diyor Baker. "Fakat Michael Jordan hayatımın değişmesine yardımcı oldu."
Portland eyaletinin Oregon kentinde yaşayan Baker, New Orleans'ın Louisana kentindeki Xavier Üniversitesi'nin halk sağlığı alanında yüksek lisansının ikinci yılını tamamladı. Eğitim masraflarının tamamı, Jordan Brand Wings burs programı tarafından karşılanıyor.
Bu, geçen yıl ilk bursiyerlerin mezun olduğu programın altıncı yılı. Öğrencilerin kabul aldıkları herhangi bir okula gitmelerine müsade ediliyor.
Baker için burs, başka eyalette yer alan bir okula gitmesine izin verdi. "Tek ebeveynli bir aileden geliyorum ve annem üç çocuğa baktığı için eyalet dışında bir okula gidecek kadar param yoktu" diyor Baker. "Kızkardeşim üniversiteden yeni mezun oldu ve annem için maddi açıdan sıkıntılı bir dönemdi. Yani bu çok önemli bir yardım."
Baker henüz Jordan'la tanışmamış olsa da, ona bizzat teşekkür edebileceği günü dört gözle bekliyor. "Okumamı sağlıyor" diyor Baker. "Basketbolda yaptıklarının yanı sıra, üniversiteye gitmemi sağladığı için de bir efsane."
21. "O gözlükleri çıkaracak mısın?"
Ahmed Rashad, Jordan'ı takip ederken onunla ne kadar içli-dışlı olmuştu? İç saha maçlarına beraber gidecek ve 1993 Finalleri sırasında özel bir röportaj yapacak kadar. Rashad, Marc Spears'ın kendisiyle yaptığı röportajda anlatıyor:
"Kimseyle konuşmazdı. 'Hadi dostum, gel benimle konuş. Hadi şunu yapalım' falan diyen taraf ben değildim. Bunu asla demedim. Ne yapmak istiyorsan onu yaparsın. Orada onunla ilk röportajı yapmaya ya da manşetlik malzeme çıkartmaya çalışmıyordum. Bir sabah beni aradı, 'Hey, bir kamera alıp gel ve şu röportjaı yapalım ki bu işin içinden çıkabileyim' dedi. 'Tamam' dedim."
"Ama sonra bunu yaparsam milletin neler diyeceğini düşündüm. Çünkü insanların ilişkimizi ne kadar kıskandığını biliyordum."
"İşte o zaman, ona röportaj için Michael'ı getireceğimi söylemek için Dick Ebersol'u işe aldım ve ondan soruları yazmasını istedim. Böylece benim ona zor soru sormadığımı falan söyleyip eleştirmeyeceklerdi. Neyse, oraya gittik, Michael geldi. Güneş gözlükleri gözündeydi. Başlamadan önce onları çıkaracağını düşündüm. 'Şey, o gözlükleri çıkaracaksın, değil mi?' diye sordum. "Ah, iyiyim ben. İyiyim" dedi. Sonra ona bakarak 'Dostum, onları çıkarmalısın' dedim. 'Hayır, iyiyim. Sorun yok' diye yanıtladı."
"Tamam, hadi o zaman. Sen bilirsin."
22. Koçluktan tur rehberliğine
Kuzey Carolina eyaletinin Wilmington kenti, Amerikan İç Savaşı'nın tarihî mekanlarına ve Los Angeles dışındaki en büyük yerli prodüksiyon stüdyolarından birine evsahipliği yapıyor. Ancak birçok turist, aklında tek bir hedefle duruyor: Jordan'ın yıldızının parladığı Laney Lisesi.
Fred Lynch, o zaman basketbol takımının koçuydu. Şimdilerde lisenin sportif direktörü ve Jordan döneminden kalan birkaç kişiden biri.
Her yaza buradaki üniversitelere giden Çinli öğrencilerden bazıları uğruyor ve Fransa'dan ve dünyanın dört bir yanından insanlar, tarihin bir parçasını görmeye geliyor" diyor Lynch. "Onu oynarken görmemiş olsalar da, Mike hakkında her şeyi biliyorlar."
Laney'deki yeni spor salonu, üç yıl önce açıldı ve 7.6 milyon dolara mal oldu. Lobide otuz çift Air Jordan'ın yanında, Jordan'ın lise formasının bulunduğu müze benzeri bir alan var. Ama turistler, eski salonu görmek istiyor.
"Bu ayıp olurdu" diyor Lynch, gülerek. "Uzun zamandır yeni bir salon için yalvarıyorduk ancak hâlâ eski spor salonunu kullanıyoruz. Artı, çok fazla tarihî bir yer."
23. MJ'in diğer Last Dance'i
Oyunun kenardan başlamasıyla gelen pası aldığında, 16 Nisan 2003 tarihinde Philadelphia'da oynanan bu son maçın bitimine 1.46 kalmıştı. Sixers guardı Eric Snow hemen Jordan'a doğru koştu ve bu büyük kariyerin son anlarında bir imza sahibi olmak için ona faul yaptı.
"Ben mi yapmışım?" diye sordu Snow, bu anlar sorulduğunda. "Ona kenardan atılan bir topun ardından, saat işlemeden faul yapmaya çalıştığımızı hatırlıyorum. Ben olduğumu bilmiyordum."
Bu olaylar dizisinin önemi iki kat daha büyüktü: Jordan'a kalabalığın gösterdiği sevgiyi hissetme olanağı verdi. Ve ona o sezon için 20 sayı ortalamasını tutturma imkanı verecek iki faul atışını sundu (çizgiye gelirken 19.97 idi). Jordan ikisini de sayıya çevirdi ve gerçek 'son dansı'nda 15 sayıyla sahadan ayrıldı.
"Övgüleri kabul ederim ama hiçbir fikrim yoktu" diyor, G League takımlarından Texas Legends'ın koçu olan Snow. "Ama şimdi bunu yaptığıma kesinlikle memnunum."
Snow, Jordan'a karşı oynadığı son maçta olanları hatırlayamasa da, yirmi yıldan fazla süre önceki ilk karşılaşmalarında olanları hatırlıyor. "Onu savunuyordum, kolumu kenara doğru çekti ve şöyle dedi: 'Topu bana verin, üstümde küçük bir fare var.'"



















Yorumlar
Yorum Gönder